Bir pul etmemek

[D] Çok değersiz olmak. Hiç önem verilmemek.

Bir pula satmak

[D] Küçümsemek. Bir kimseyi küçük bir çıkar için harcamak, feda etmek.

Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüsünde geçersin ele

[A] Suçlu olan kimseler birkaç defa yakalanmayabilirler. Ama bu böyle sürüp gitmez. Günün birinde mutlak yakalanıp bütün yaptıklarının cezasını çekerler.

Bir söyle iki işit

[A] Kişi durmadan, düşünmeden konuştukça fazla hata yapar. Çok konuşmaktansa çok dinlemek iyidir. (Arsız, terbiyesiz kimseler için kullanılır. Her söze altta kalmamak için yanlış da olsa cevap vermeye çalışırlar.)

Bir sözünü iki etmemek

[D] Karşısındakinin her dileğini tekrarlattırmadan yerine getirmek.

Bir şeyin önüne bakma sonuna bak

[A] İyi başlanılan bir iş hemen iyi sonuç vermeyebilir. Sonuç iyi değil diye vazgeçmek doğru değildir. İyi başlanılan işi devam ettirmek gereklidir. Baş tarafı iyi sonuç vermese bile sonunda mutlaka iyi sonuçlar verecektir. Bunun için başlanılan işi sonuna kadar devam ettirmelidir. İşin engelleri neyse onlar kaldırılırsa iş doğru yolda ilerler.

Bir tahtası eksik olmak

[D] Dengesiz olmak. Deli olmak. Budala, aptal.

Bir taşla iki kuş vurmak

[D] Bir işe girişip birden fazla faydalı sonuç elde etmek. Bir girişimde iki işi birden sonuca bağlamak.

Bir tutam ot deveye hendek atlatır

[A] Küçük bir çıkar için bazı kimseler çok tehlikeli işlere girişirler. Hiç gerekli olmayan işler yaparlar.

Bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden

[A] Bir toplulukta «yemem» diyerek sofraya oturmaya nazlanan kimse, herkesten çok yer. Oturmam, «Şimdi kalkacağım,» diyen de herkesten çok oturur.

Biri eşikte biri beşikte olmak

[S.G] Çok çocuğu olmak. Hem çok çocuğu olmak, hem de bakımında zorluk duymak, sıkıntı çekmek.

Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar

[A] Toplumlarda gelir dengesi iyi ayarlanmalıdır. Gelirleri yüksek olanlar fakirleri düşünmeli ve gözetmelidir. İnsanların yardım duygusu her zaman etkin olmalıdır. Bunlar yapılmazsa toplumlarda sosyal patlamalar olur. Toplumun dengesi bozulur.

Biti kanlanmak

[D] Durumu zayıf iken, yoksul iken zengin duruma gelmek. Çok para kazanmaya başlamak.

Bitli baklanın kör alıcısı bulunur

[A] En değersiz sayıp attığımız malları da değerli bulup alan kişiler her zaman bulunur. Bizim değersiz bulduklarımızın kendine ait değeri bulunabilir.

Bize göre hava hoş

[Ö] Bu konu bizi yakından ilgilendirmiyor.

Boğaz dokuz bölümdür

[A] Söyleyeceğimiz bir sözü çok düşünüp, tarttıktan sonra söylemeliyiz. Düşünmeden, sözünün nereye gittiğini hesap etmeden konuşan kimselerin başı dertten kurtulmaz; sevilmeyen kimseler olarak tanınırlar.

Boğaz tokluğuna çalışmak

[D] Karnının doyurulmasına karşılık çalışmak, ayrıca para veya maddî bir şey almamak, almadan çalışmak.

Bol bol yiyen, bel bel bakar

[A] Zamanında kazandığını hesapsız harcayan kimse, kazanamadığı zaman zorluk içinde kıvranır.

Borcun yoksa kefil, vaktin çoksa şahit ol

[A] Çok kere borçlu borcunu vaktinde ödemediği için kefil olan kişi öder. Bu hem sıkıntı hem külfettir. Şahitlik ise pek çok zaman kaybına sebep olur. Git gel sürer gider. Bundan dolayıdır ki mecbur olmadıkça kefil ve şahit olmak doğru değildir.

Borç bini aşmak

[D] Borç çok fazlalaşmak. Borcun altından kalkılmaz duruma gelmek.
Sitesi.WEB.TR © 2010 - 2021
Toplam 13 sayfadan 9. sayfadasınız, sayfaya git: Önceki, 7, 8, 9, 10, 11, Sonraki