Posta koymak
[D] Kabadayılık taslamak, korkutmak. Efelik taslamak.
Postunu çıkarmak
[D] Derisini yüzmek.
Postunu sermek
[D] Az kalacağım diye gittiği yerde sataşmalara da aldırmadan bir uzun süre kalmak, oturmak.
Pot kırmak
[D] Bilmeden karşısındakini kıracak sözler söylemek. İstenmeyen bir harekette bulunmak.
Pösteki saymak
[D] Verim, sonuç vermeyen, faydasız bir işle uğraşmak.
Pöstekisini sermek
[D] - yıncaya kadar dövmek.
Punduna getirmek
[D] Tam zamanını bulmak, getirmek. Uygun vaziyetini bulmak, yakalamak.
Pusulayı şaşırmak
[D] Ne yapacağını bilemez duruma gelmek.
Pusuya düşmek
[D] Kendisine saldıracak olan kişinin etki alanına girmek, saldırı alanı içinde kalmak.
Put kesilmek
[D] Sessiz, hareketsiz bir şekilde kalmak. Kalakalmak.
Püf noktası
[D] Bir işin en önemli, can alacak noktası. Gözden uzak tutulan en önemli nokta.
Püsküllü belâ
[D] Kurtulunması çok zor kişi, dert. Büyük dert.