Herkes ettiğinden utansın

[G.S] Bazı kimseler imkân buldukları zaman etrafındakiler kötü davranmaktan çekinmezler. Ellerinden güçleri alınınca da çaresizlik içinde "yapmak istemedim" diyerek özür bildirirler. Pişmanlık bildirirler. Ama yüzlerine bir şey söylenmese de bağışlanmaları güçtür. Bunun için elimizde güç var diyerek ileride pişman olacağımız davranışlarda bulunmak çok büyük hata olur.

Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez

[A] Sonucu belli olan bir işi dahi her kişinin aynı güzellikte yapmasını beklemek hatadır. Çünkü her kişinin kendine özgü bir yeteneği vardır. Yeteneği ölçüsünde başarılı olur.

Herkes sakız çiğner ama çatlatamaz

[A] Bir işi herkes yapar ama, onu iyi bilip o işden zevk alan kimselerin yaptığı iş bambaşkadır. Çok iyi ve başarılıdır.

Herkese yorulduğu yerde han yaptırmazlar

[A] Bazı sorumluluklar yüklenmiş kişilerin sorumluluklarını istedikleri gibi kullanmaları mümkün değildir. Yükümlülüklerini canı istediği zaman yerine getirmesi, istemediği zaman getirmemesi hakkı o kişiye tanınmaz. İstediği gibi hareket etmesi imkânsızdır.

Herkesin canı can da, bizimki patlıcan mı?

[Ö] Toplumda bütün kişiler kendi çıkarlarını kollarlarken bir kişinin bütün çıkarlarını feda etmesini istemek, düşünmek doğru olmayan bir hareket olur.

Herkesin geçtiği köprüden sen de geç

[A] Pek çok kişinin yaptığı, uyguladığı ve doğruluğu kanıtlanmış şeyleri yapmanın hiçbir zararı yoktur. Güvenerek yapmalıdır.

Herkesin iç yüzünü Allah bilir

[G.S] İnsanların ne düşündüklerini, nasıl davranmak istediklerini önceden bilmek imkânsızdır. Bunu bilse bilse ancak bütün insanları yaratan Tanrı bilebilir.

Herkesin nabzına göre şerbet verir

[D] Kendi kişiliğini hesaba katmadan başkaları nasıl davranılmasını istiyorsa öyle davranır. Kendi çıkarı için başkalarının istediği gibi davranır.

Herkesin tenceresi kapalı kaynar

[G.S] İnsanların nasıl geçindiğini nelere ihtiyaç duyduğunu kimse bilemez. Nasıl geçinildiğini bilmek mümkün değildir.

Herkesin uyduğu imama sen de uy

[G.S] Bütün toplumun doğru bilip peşinden gittiği insanların peşinden gitmek, onların yaptığı gibi yapmak, hata değildir. Öyle yapılmakta fayda vardır.

Hesap açmak

[D] Bir kişiye alış veriş yapması için imkân tanımak, aldıklarının parasını önceden vermeden alış veriş etmesine imkân hazırlamak. Veresiye defterinde yer vermek.

Hesap görmek

[D] Borçlu ve alacaklının hesaplarını karşılaştırıp kimin borçlu kimin alacaklı olduğunu tesbit etmek.

Hesap kitap

[D] Bir şeyi iyice düşünüp kararlaştırmak. İyice hesap etmek.

Hesap sormak

[D] Sorguya çekmek. Uygun olmayan bir davranışının niçin yapıldığının açıklamasını istemek, açıklama istemek.

Hesapsız kasap ya bıçak kırar ya masat

[A] Bir işin nasıl yapılacağını bilmeyen insanlar işin başına geçince işi yapamadıkları gibi iş için gerekli olan araç ve gereçlerin de ziyan edilmesine neden olurlar. Kendi malının, parasının hesabını bilmeyen; nasıl harcanacağını araştırmadan harcayan kimseler, sonunda perişan olurlar, fakir düşerler.

Hesapta olmamak

[D] Önceden düşünülmeyen, hiç akla getirilmemiş olan. Daha önce düşünülenlerden ayrı olan.

Hevesi kursağında kalmak

[D] Çok arzu ettiği şeyi elde edememek. Eli boş kalmak.

Heyheyleri tutmak

[D] Sinirlenip bağırmak. Bağırıp çağırmak.

Hıh demiş burnundan düşmüş

[D] Yakını olan (Anası, babası vb.) kimseye çok benziyor. Tıpatıp, aynısı.

Hırkayı başına çekmek

[D] Çevre ile ilgilenmemek. Bir köşede oturup kendi âleminde olmak.
Sitesi.WEB.TR © 2010 - 2021
Toplam 10 sayfadan 8. sayfadasınız, sayfaya git: Önceki, 6, 7, 8, 9, 10, Sonraki