Hoşafın yağı kesilmek
[D] Olaylar öyle gelişti ki verecek cevap bulamamak. Korkmak, üzüntü duymak. Şaşalamak.
Huda eksikliğini göstermesin
[Ö] Tanrı her zaman onun devamlılığını ihsan etsin. Her zaman devamlı olsun.
Huda namerde değil, merde dahi muhtaç etmesin
[A] Tanrı insanı hiç kimseye muhtaç etmesin. En yakınlarına bile muhtaç olmak iyi değildir. İhtiyacı gideren kişinin biraz surat asması, ihtiyaç sahibini üzer, incitir. Hele mert olmayanlardan yardım almak, mert bir kimse için ölümden de beterdir.
Hüküm giymek
[D] Kişiye ceza verilmek.
Hüküm sürmek
[D] Egemenliğini, gücünü uygulatır, yürütür olmak. Gücünü sürdürmek, yürütmek.
Hülya ile pilâv pişmez
[G.S] Yapılacak her işde temel ihtiyaçlar mutlak karşılanmalıdır. Hiçbir şeye sahip olmadan (Para, taşınır taşınmaz mal vb.) işe girişmek kişiyi hiçbir sonuca ulaştıramayacağı gibi toplum içinde zor durumda bırakır.
Huy canın altındadır
[A] Huy insanın büyümesi sırasında kişiliği ile birlikte gelişmiş, oluşmuş kişiliktir. Bir kimsenin de kişiliğini değiştirmek mümkün değildir. Yaşam ile oluşan çok derin kökleri olan huy değişmez. Ancak ölüm ile son bulur.
Huylu huyundan vazgeçmez
[A] Huy kişiliğin bir parçasıdır. Uzun zamanda oluşmuştur. Bunun için kişinin davranışlarını da değiştirmek mümkün değildir.
Huyuna suyuna gitmek
[D] Bir kişinin istediği, hoşlandığı gibi davranmak, uygun davranmak, kızdırmayacak şekilde hareket etmek.
Huzur hakkı
[D] Bir kurumda bir konuyu çözmek için toplanan kimselere ödenen para.
Hükümet kapısı
[D] Devlet dairesi, devlet kapısı.
Hüküm sürmek
[D] İşin başında olmak. Yetkisini yürütür olmak. Etkisi devam etmek.
Hüner sahibini aziz eder
[S.G] Hüner bir kimsenin her ortamda çok iyi yaptığı iş demektir. Bunun için hüner sahibi her yerde itibar görür, mutlu ve başarılı yaşar.
Hüsnü kuruntu
[D] İmkânı yokken bir konuda güzel bir sonuç olacağını umma, zannetme.
Hüt dağı gibi (Unut dağı gibi)
[D] Çok yüksek.