Bundan iyisi can sağlığı
         [D] Daha iyisini bulmak, ] düşünmek mümkün değildir.
      
      
         
Burnu kaf dağında olmak
         [D] Kibirli olmak, etrafındakilere üstten bakmak.
      
      
         
Burnu sürtmek
         [D] Karşılaştığı olaylarda, işlerde! acı tecrübeler kazanarak daha ılımlı bir tutum izlemek. Taşkın hareketlerde bulunmaktan vazgeçmek.
      
      
         
Burnundan gelmek
         [D] Güzel şeyler kazanıp mutlu   olduğunu   zannederken   hemen   arkasından üzüntüler, sıkıntılar içinde kalmak.
      
      
         
Burnundan kıl aldırmamak
         [D] Kendisine yapılan her türlü eleştiriyi kabul etmeyip kendi yaptıklarının doğru olduğunu kabul etmek. Eleştirileri dikkate almamak, çok sinirlenmek.
      
      
         
Burnunu kanatmamak
         [D] Çok dikkatle korumak, üzerine titremek, itina göstermek.
      
      
         
Burnunun dibinde
         [D] Çok çok yakında.
      
      
         
Burnunun direği sızlamak
         [D] Yakınlarının durumuna veya ilgi duyduğu bir kimsenin durumuna çok üzülmek, ona çok acımak.
      
      
         
Burnunun doğrultusuna gitmek
         [D] Kendi bildiğini yapmak. Başkalarını dinlememek.
      
      
         
Buz kesmek
         [D] Çok üşümek. İçi titremek.
      
      
         
Buz üstüne yazı yazmak
         [D] Etkisi uzun sürmeyecek işler yapmak. Sözler söylemek.
      
      
         
Bülbül dalına kargalar konmak
         [Ö] Çok değerli yerlerin, işlerin değerli olmayan kişilerin elinde olması, eline geçmesi.
      
      
         
Bülbül gibi şakımak
         [D] Güzel ve etkileyici sözleri yüksek sözle söylemek. Çok güzel bir sesle güzel şarkılar söyleyerek etrafını etkilemek.
      
      
         
Bülbül kesilmek
         [D] Güzel sözler söylemek. Etkileyici konuşmak, söylemek.
      
      
         
Bülbülü altın kafese koymuşlar ah vatanım demiş
         [A] İnsanlar en güzel ortamda da yaşasalar her zaman kendi doğup büyüdükleri yerleri unutamazlar. Oraları isterler.
      
      
         
Bülbülün çektiği dili belasıdır
         [A] Toplum yaşamında her kişi dilini ustaca kullanmasını bilmelidir. Zamansız ve uygunsuz konuşmalar kişiyi her zaman dertlere iter. Sıkıntıya sokar. Bunun için kişi] bu durumdan ders almalı nerede nasıl konuşacağını bilmelidir.
      
      
         
Bülbülün yerini kargalar almış
         [Ö] Değerli makamlarda değersiz kişiler bulunmaktadır.
      
      
         
Büyük aile
         [S.G] Aile fertleri fazla birbirine tutkun, birbirini sayan, seven insanların oluşturduğu aile topluluğu.
      
      
         
Büyük balık küçük balığı yutar
         [A] Toplumda güçlü kimseler güçsüzleri kendi emirleri altına alırlar. Dünyada birçok devlet de aynı yolu izlemektedir. Bunun için her zaman kuvvetli olmaya, kuvvetli kalmaya çalışmalıdır.
      
      
         
Büyük lokma ye büyük söz söyleme
         [A] - malıdır. Gün gelir küçük gördüğü duruma kendisi düşer. Sözümüz ağzımızdan çıkarken dikkat etmeliyiz.