Tiridi çıkmak
[D] Çok yaşlı, çok zayıf ve güçsüz durumda olmak.
Tok, açın hâlinden anlamaz
[A] Bir konuyu anlamak için onu yakından yaşamak gerekir. Zengin varlıklı kişiler fakirlik çekmedikleri için yoksulların hâlinden anlamazlar, bilmezler.
Tok ağırlaması güçtür
[A] Her şeyi olan kimseleri memnun etmek zordur. Onlara ne verilirse verilsin daha önce sahip olduklarından memnun olmazlar, isteksizlik gösterirler.
Tok evin aç kedisi
[D] Büyük bir bolluk içinde iken, hiç ihtiyacı yokken aç gözlülük eden kimse.
Tok sözlü
[D] Hoşa gitmeyecek şekilde de olsa düşündüğünü hiçbir etki altında kalmadan söyleyen.
Tongaya basmak
[D] Kandırılmak, aldatılmak, tuzağa düşmek.
Top atmak
[D] Zarara uğramak. İflâs etmek. Öğrenci için sınıfta kalmak.
Top gibi gürlemek
[D] Birden büyük bir ses çıkararak bağırmak. Hiç umulmayan bir zaman ve biçimde ölmek.
Topal eşekle kervana karışmak
[D] Yeteneği imkânları çok az olduğu veya olmadığı hâlde büyük bir iş yapmaya kalkışmak. Büyük fikirleri gerçekleştirmeye uğraşmak.
Topalla gezen aksamak öğrenir
[A] Kötü huyları, kusurları olan kimselerle gezenler onlardan kötü huylar ve kusurlar edinirler.
Toprağa bakmak
[D] Ölümü yakın olmak (görünmek).
Toprağı bol olsun
[D] (Müslüman olmayan kimseler için kullanılır.) İyi insandı, hayırla anıyorum, Tanrı bağışlasın.
Toprağı çekmek
[D] Uzun süredir oturduğu yeri kısa bir zaman için terk etti ve gittiği yerde öldü. Sanki oraya ölmek için gitti.
Topun ağzında olmak
[D] Tehlikeye yakın yerde olmak. İlk defa hücum edilecek kişi veya yer olmak.
Tosyaya pirince giderken evdeki bulgurdan olmak
[D] Elinde bulunan imkânları beğenmeyip yeni imkânlar arayayım derken elindekileri de kaybetmek, yitirmek.
Toz kondurmamak
[D] Bir kişinin kusurlu olabileceğini hiçbir zaman kabul etmemek. Bir şeyin kusurlu hatalı olabileceğini kabullenmemek.
Tozpembe görmek
[D] Karşılaşılan her olayı aşırı bir iyimserlik ile değerlendirmek, kabul etmek.
Tozu dumana katmak
[D] Bulunduğu yeri alt üst etmek, karıştırmak. Gürültü patırtı çıkarmak. Araç içinde hızla geçip orada bulunanları toza boğmak.
Tövbeler tövbesi
[D] Bu şeyi bir defa daha kesinlikle yapmayacağım, yapmamaya söz veriyorum.
Turnayı gözünden vurmak
[D] Çok güzel bir şeyi ele geçirmek. Birçok kimsenin elde etmek istediği güzel bir şeyi elde etmek.