Testiyi kıran da bir dolduran da
[A] Bir toplumda çalışan ile çalışır görünen kimseler ayrılmalıdır. Çalışan ile çalışır görünen kimseler birbirlerinden ayrılmazlarsa, çalışma isteği azalır, toplum geriler.
Teslim bayrağı çekmek
[D] Yenilgiyi kabul etmek. Teslim olmak.
Teşbihte hata olmaz
[A] Bir şeyi daha iyi anlatmak gerektiğinde yapılan kaba bir benzetme, eğer konuyu iyice anlatıyorsa küçümsenmemeli, küçük görülmemelidir.
Teyze ana yarısıdır
[A] Annenin yakınlığı evlâdı için ne ise annenin kardeşinin de yakınlığı odur. Çünkü arada kan ve can bağı vardır.
Tez binen, tez iner
[G.S] Bir işi çabuk yapmaya çalışan çabuk bitirir. Acele hareket eden çabuk sonuç alır ama bu çabuk sonuç her zaman istenilen sonuç olmaz.
Tez canlı
[D] Beklemeye tahammül edemeyen. Sabırsız.
Tez elden
[D] Çabuk. Çabuklukla. Çabucak.
Tezgâhı kurmak
[D] Çalışacak araç ve gereçleri işe başlamak üzere hazırlamak.
Tezkeresini vermek
[D] İşine son vermek, kovmak.
Tezkiyesini doldurmak
[D] Kişinin durumu hakkında kanaatini belirtmek, yazılı olarak belirtmek. Ortaya koymak.
Tıka basa yemek
[D] Çok yemek. Fazlaca yemek, rahatsız edecek kadar yemek.
Tımarhane kaçkını
[D] Üstü başı pis, akıl almaz işler yapan. Kılıksız.
Tıpış tıpış yürümek
[D] Kısa adımlar atarak çabukça yürümek. Küçük çocukların yürüdüğü gibi yürümek.
Tıraş etmek
[D] Karşısındakini bıktıracak şekilde çok fazla ve abartılı konuşmak.
Tırnağın varsa başını kaşı
[A] Kişi bir işi kendi imkân ve gücü ile yapabiliyorsa o işe girişmeli, başkalarından yardım beklememelidir.
Tırabzan babası
[D] Baba olduğu hâlde babalık görevlerini yerine getirmeyen tırabzanlarda en başta bulunan, kalınca, merdiven basamağına dikey, ince kolon, çubuk.
Tilki gibi hilekâr
[S.G] Her hareketinde hile sezilen, hileci ve kurnaz.
Tilki uykusu
[D] Çok çabuk uyunulan uyku. Her an uyanılacakmış gibi tetikte uyunan uyku.
Tilki tilkiliğini isbat edinceye kadar post elden gider
[A] Masum kimse suçlu olmadığını kanıtlayıncaya kadar birçok sıkıntılara uğrar pek çok yokluklar çeker, kötü durumlarla karşılaşır.
Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânıdır
[A] İnsanlar bir zamanlar iyi yapıp sonra bıraktıkları, beğenmedikleri işlerine uzun bir süre geçse de er geç dönerler. Doğduğu yerden, vatanindan ayrılmış kimseler de uzun bir zaman da geçse ayrıldıkları yeri özleyip oraya dönerler.