Ömür törpüsü
[D] Yıpratan sıkıntılar. Zor, ağır, sıkıntılı iş. Uzun, yıpratıcı iş.
Ömür adam
[D] Hoş adam, hoşsohbet adam. Değişik fikirleri olan çarpıcı kişilik sahibi adam.
Ömür çürütmek
[D] Bir konuda uzun zaman emek verip çalışmış olmak.
Ömür sürmek
[D] Rahat ve huzurlu bir hayat yaşamak.
Ön tekerlek nereye giderse arka tekerlek de oraya gider
[A] Bir ailede büyükler nasıl bir yaşam içinde iseler çocuklar da aynı şekilde yaşarlar.
Önce ar idi, sonra kâr oldu
[Ö] İlk zamanlar utanır durumda idi. Bulunduğu ortama alışınca kazanç peşine düştü.
Önce düşün sonra söyle
[A] Sonradan pişmanlık duyup zor durumlara düşmemek için söyleyeceğimiz sözleri önceden etraflıca düşünmeliyiz.
Önce iğneyi kendine batır, sonra çuvaldızı başkasına
[A] İncitici hareketleri kendimize yapılmış gibi düşünüp sonra başkasına hakaret etmeye karar vermek lâzımdır.
Önüne bîr kemik atmak
[D] Kötü, ahlaken düşük birine küçük bir çıkar temin ederek susturmak.
Önüne bakma sonuna bak
[O] Bir işin başlangıcında bazı pürüzler olabilir. Bunlar işi yapanın moralini bozmamalıdır. İşin devamına ve iyi bir şekilde sonuçlanmasına bakmalıdır. Önemli olan işin başarı ile sonuçlanmasıdır.
Önüne düşmek
[D] Yol göstermek. Rehberlik etmek.
Önüne geleni kapar, ardına geleni teper
[O] Katır gibi inatçıdır. Etrafındakilere daima saldırır. Etrafındakileri de incitir. Kendi çıkarını korumak için her şeyi çiğner, akla gelen bütün haksızlıkları yapar.
Önünü ardını düşünmemek
[D] Ağzından çıkan sözün nereye gideceğini, kimleri etkileyeceğini hesap etmeden konuşmak. Davranışlarının nasıl etki bırakacağını hesap etmeden yapmak, uygulamak.
Öp babanın elini
[D] Bu olay hiç beklenmezdi. Şimdi ne yapacaksan yap anlamında söylenir.
Öperken ısırmak
[D] Güler yüz, ılımlı davranış gösterir gibi yaparken parlamak, kötülük yapmak.
Öpüp başına koymak
[D] Kendisine yapılmış yardımı büyük bir iyilik sayıp memnuniyetini göstermek. Lütuf kabul etmek. Seve seve kabul etmek.
Örnek almak
[D] Bir kimsenin davranışlarını ölçü kabul edip kendi davranışlarını oha göre ayarlamak.
Örtbas etmek
[D] Bir şeyin duyulmaması, yayılmaması için gereken önlemleri almak. Duyurmamak.
Örümcek kafalı
[D] - , kilde yenilikleri kabul etmeyen, eskiye körü körüne bağlı olan, tutucu.
Öteberi
[D] Türlü eşyalar, ufak tefek şeyler, değişik yiyecek eşyası. /