Göz görmeyince gönül katlanır
[A] Çok yakınımızda olup her gün görüp konuştuğumuz kimse bir nedenle bizden uzaklaşabilir. Her gün değil uzun zaman dahi görmediğimiz bu kimse ile bağlarımız gün geçtikçe zayıflamaya başlar. Nasıl olsa kavuşamamak düşüncesi duygularımızın da zayıflamasına sebep olur.
Göz görür, gönül çeker
[A] Kişi görüp incelediği şeylere karşı istek duyar. Bilmediği görmediği şeyleri istemez, arzu etmez.
Göz göze gelmek
[D] Bakışların karşılaşması, gözlerin karşılaşması. Elde olmayan bir sebeple bakışların karşılaşır duruma gelmesi.
Göz hapsine almak
[D] Gözetlemek. Bakışları ile bir şeyi devamlı izlemek.
Göz iki, ağız tek; çok görüp, çok dinleyip az söylemek gerek
[A] Kişi çok gezer öğrenir çok dinlerse konuşması da yerinde ve zamanında olur. Fazla kötü, ve lüzumsuz sözler söylemekten kaçınır.
Göz kararı
[D] Gözle tesbit edilen miktar. Gözle tahmin edildiği kadar.
Göz koymak
[D] Bir şeyi elde etmeyi çokça istemek. Elde etmek için gayret göstermek.
Göz kulak olmak
[D] İlgi ile davranmak. Korunması gereken şeyi korumak için gayret göstermek.
Göz yummak
[D] Bir kimsenin hatalarını görmezliğe gelmek.
Gözdağı vermek
[D] Bir şeyi yaptırmak için tehdit eder şekilde konuşmak. Söz ve davranışlarla karşısındakini korkutmaya çalışmak.
Gözde olmak
[D] Çok sevilip esirgenen kimse olmak. Bir kimsenin sevip koruduğu kadın olmak.
Gözden çıkarmak
[D] Feda etmek. Daha önce korur iken artık korumamak, harcanmasına göz yummak. Bir şeyin kendinden gitmesine razı olmak.
Gözden düşmek
[D] Kendisine verilen sevgiyi saygıyı kaybetmek. Eskisi gibi sevilmemek.
Gözden ırak olan gönülden de ırak olur
[A] Yakınımızda olmayan kişilere yakınımızdakiler kadar ilgi göstermemiz imkânsızdır. Bu kimseler çok sevdiklerimiz de olsalar zamanla ilgimizin azalacağı tabiîdir.
Gözden sürmeyi çekmek
[D] Çok usta hırsız olmak. Çalınması en zor şeyi bile kolaylıkla çalacak derecede usta olmak.
Göze almak
[D] Bir işte meydana gelecek her türlü kötü şartları önceden kabullenmek. Önceden, tehlikeli durumları ve zararları kabul etmek.
Göze batmak
[D] Başkalarının rahatsız olabileceği bir mevkiye gelmek. Hareket ve davranışları ile başkalarını rahatsız etmek. Rahatsız olmalarına neden olmak.
Göze gelmek
[D] Göz değmek. Nazar değmek.
Göze yasak olmaz
[A] Görmek doğal bir davranıştır. Bunun için göz açık olduğu sürece etrafında ne olursa olsun görür. Bunu engellemek mümkün değildir.
Gözleri evinden dışarı fırlamak
[D] Gözlerini pek fazla açarak kızgınlığını belli etmek.