Ağzına bir parmak bal çalmak
[D] Kişiyi ufak vaadlerle oyalamak. Küçük ve tatlı sözlerle kişiyi oyalamak.
Ağzına tat bulaşanın gözü pekmez tulumundadır
[A] Giriştiği bir işten kazanç elde eden kimse, işini büyütmeye, giriştiği işleri çoğaltmaya çalışır.
Ağzında bakla ıslanmamak
[D] Sır saklayamamak. Kendisine söylenenleri hemen bir başkasına, herhangi bir sebep ile söylemek, yetiştirmek.
Ağzından bal akmak
[D] Çok güzel, tatlı ve etkileyici konuşmak.
Ağzından çıkanı kulağı işitmemek
[D] Çok kızıp sözlerini düşünmeden söylemek. Sözlerinin nereye gideceğini dikkate almadan konuşmak.
Ağzından söz dirhemle çıkmak
[D] Çok az konuşmak. Gerektiği zaman bile konuşmamak.
Ağzını bıçak açmamak
[D] Çok üzüntülü olduğu için konuşacak durumda olmamak.
Ağzını kiraya vermek
[D] Bir şey söylemeyip susmak. Naz ederek konuşmamak.
Ağzının payını vermek
[D] Kendini göstermek isteyen kimseye sert sözler söyleyerek susturmak. Paylamak.
Ağzının suyu akmak
[D] Çok beğenmek, çok imrenmek. Çok istemek.
Ağzıyla kuş tutsa yaranamamak
[D] Kimsenin yapamadığı en güç şeyleri kolaylıkla yapsa da kimsenin takdirini kazanamamak, güven sağlayamamak.
Ah alan onmaz
[A] Güçsüz kimselere zulüm yaparak onların bedduasını alan kişiler mutlu olamazlar. Beddualar o kişiye mutlak zarar verir.
Ah yerde kalmaz
[A] Güçlü olduğu için başkalarına kötülük eden kişilerin aldıkları ahlar, bir gün onların da kötülüklerle karşılaşmalarını sağlayacaktır. Kim başkasına kötülük ederse bir gün kendi de kötülük bulacaktır.
Ahmak misafir ev sahibini ağırlar
[A] Şaşkın, hatta ahmak insanlar kendi durumlarını düşünmezler. Misafir gittikleri evde ev sahibi onu ağırlayacakken o ev sahibini ağırlamak ister. Böylece ev sahibini de zor durumda bırakır. Kendi yetkilerinin sınırını bilmeyen kişiler etrafındakileri de zor durumda bırakırlar.
Aile faciası
[S.G] Bir ailenin çeşitli nedenlerle zor duruma düşmesi. Durumu çok iyi iken birden bozulmak zor durumda kalmak.
Ak akçe kara gün içindir
[A] Normal ve mutlu günlerimizde kazandığımız paraları nasıl olsa kazanıyorum diyerek hepsini birden tüketmek doğru değildir. Gün gelir o parayı kazanacak gücü ve imkânları bulamayız, işte o zaman mutlu ve sıhhatli günlerimizde çalışırken artırdığımız paralar kötü, kara günlerimizde yardımcı olur; o kötü günlerin kolay geçmesini sağlar.
Ak gün ağartır, kara gün karartır
[A] Kişinin sağlığı yerinde, kazancı da iyi ise mutlu bir yaşayış içindedir. Huzurludur, iyimserdir. Bunun aksi olan üzüntülü, sıkıntılı dertli bir yaşayış ise kişiyi vaktinden önce ihtiyarlatır, çökertir. Hayattan zevk alamaz hâle getirir. Ömrünü kısaltır.
Ak koyunun kara kuzusu olur
[A] Ailesi iyi, asil herkes tarafından iyi tanınan kimselerin evlâtları umulmayacak kadar kötü, haylaz olabilir.
Akacak kan damarda durmaz
[A] Hayatımızda öyle olaylar vardır ki engel olmak elimizde değildir. Alnımıza yazılmıştır. Ancak sezgilerimizi iyi kullanacak olursak belki bir parça zararın önüne geçmek mümkün olacaktır.
Akan sular durur
[D] Karşı konacak, itiraz edilecek herhangi bir nokta kalmayacak şekilde olayı gözler önüne sermek.