Zoru olmak
[D] Bir sıkıntısı olmak.
Zor zar
[D] Zorlukla. İstemeye istemeye.
Zulüm ile abat olanın akibeti berbat olur
[Ö] Zorla, baskı ile başkalarının hakkını alıp zengin olan kimselere, o gün karşı çıkılmasa bile bu haram kazanç günün birinde mutlak sahibinin başına bir felâket getirecektir, getirir.
Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına
[A] Plânsız hareket etmek doğru değildir. Plânsız yapılan işlerde de bir yöntem aramak doğru değildir. O iş kendi işleyişi içinde devam eder. Kuralları olmadan yapılan işlerde doğruluk aramak imkânı yoktur. İşin sonucunu rastlantıya bırakmak gerekir.
Zurnanın zırt dediği yer
[D] Yapılmakta olan işin en hassas yeri. Can alıcı yer.
Zurnayı biz çaldık, parsayı el topladı
[D] Konu ile ilgili çalışmayı yapan, uğraş veren bizleriz. Konunun sonuçlarından, getirdiklerinden yararlanan başkaları oldu.
Züğürt tesellisi
[D] Bir işde önemsiz bir yanı öne çıkararak, önce kaybedilen önemli bir işi, yanı unutmaya gayret etmek, böylece kendini avutmaya çalışmak.
Züğürt olup düşünmektense, uyuz olup kaşınmak yeğdir
[A] - maktansa, küçük bir hastalığa katlanmak daha iyidir.
Zülfi yâre dokunmak
[D] Güçlü ve hatırlı bir kimseyi bir nedenle gücendirmek, kırmak. Çok saygın bir kimseyi gereksiz söz davranışlarla gücendirmek.
Zümrüd-ü Anka gibi
[D] Adı olduğu hâlde kendisi bir türlü bilinemeyen, ele geçirilemeyen.
Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü
[A] Varlık içindeyken kıyafetine özen gösteren kişi, fakir düşünce kendisine, mevsime, modaya uymayan kıyafetleri giymek zorunda kalabilir. Önceleri sözü geçen, sayılan kişi, eski durumunu kaybedince başkalarının yadırgadığı işler yapar.