Yiğit lakabıyla anılır
[A] Yiğit olan kimse yiğitlik lâkabını alana kadar pek çok olay yaşamıştır. Bu olaylardaki davranışları nedeniyle ona takma bir ad verilmiştir. Bu ad yiğitin yaşamını belli eder, onun bir simgesidir. Bunun için yiğit yaşamından kaynaklanan bu takma adı değiştirmez.
Yiğitlik dokuzdur, sekizi kaçmak. Biri hiç görünmemek
[G.S] Kahramanlık edeceğim diyerek şimşekleri üzerine çekmek doğru değildir. En doğru yol olaylardan kaçmak, onlardan uzak durmak, adına leke sürdürmemektir.
Yiğitlik sende kalsın
[D] Karşındakine özverili davran, hoşgörü göster. Karşındaki bunu anlamasa bile böyle yap.
Yiğitlik meydanda belli olur
[A] Yiğit olan kişinin yiğitliği ya savaşta veya bilgi, görgü ve davranışlarıyla belli olur.
Yiğit yarasına yiğit katlanır
[A] Yiğitin çektiği sıkıntının sebebini ancak yiğit kimse anlar. Yiğitin ağır hücumunu ancak yiğit kaldırır, katlanır.
Yiğit yiğide at bağışlar
[A] Yiğit kimseler yakın arkadaşlarına en değerli hediyeleri verirler. Kendileri için en kıymetli varlık olan atlarını bile hediye ederler.
Yiyen bilmez doğrayan bilir
[A] Bir işin sıkıntısını onu yapan üreten bilir, onu kullananların haberi yoktur, olmaz.
Yiyim yeri yapmak
[D] Bir kişiden sürekli çıkar sağlamak, sömürme yeri hâline getirmek.
Yiyip bitirmek
[D] Hırpalamak. Devamlı tedirgin etmek.
Yoğurt çalmak
[D] Sütü mayalayıp yoğurt olmasını sağlamak.
Yoğurdum ekşidir deyen olmaz
[A] Hiç kimse kendi malını kötü diye ortaya koymaz. Kendi dostlarının kötü olduğunu kabul etmez. Dostları hakkında söylenenleri kabul etmez.
Yok büyümez arık büyür
[A] Yok olan bir şeyi var etmek imkânsızdır. Arık, zayıf olan şeyler ise günün birinde büyüyebilir, gelişebilir. Az olanlar çoğalabilir, küçük olanlar büyür.
Yok pahasına
[D] Çok düşük fiyata. Çok çok düşük fiyata, çok ucuz.
Yoktan var etmek Allah'a vergidir
[Ö] Hiç kimse bir şeyi yoktan var edemez. Bir şeyi hiç yokken var etmek, her şeyi, kâinatı var eden Tanrı'nın yapacağı iştir.
Yok yere
[D] Sebepsiz, hiç sebep yokken. Boşuna.
Yol açmak
[D] Olmasına sebep olmak. Öncülük etmek. Örnek olmak.
Yol geçen hanı
[D] Girip çıkanı belli olmayan, belirsiz yer.
Yol iz bırakmamak
D] Hiç bulunamayacak bir şekilde ortadan kaybolmak.
Yol bilen kervana katılmaz
[A] Kendi işini kendi görebilen kimse başkaları ile beraber hareket etmekten hoşlanmaz. Başkalarının yardımını istemez.
Yol görünmek
[D] Bir yere gitmek gereği ortaya çıkmak.