Yer yarılıp içine girmek
[D] Kaybedileni bütün aramalara rağmen bulamamak. Kimsenin yüzüne bakamayacak derecede utanç içinde olmak.
Yer yerinden oynamak
[D] Ortalık çok karışık allak bullak olmak. Büyük huzursuzluk yaratır olmak. Büyük bir gürültü kopmak.
Yerle bir etmek
[D] Yok etmek. Yıkıp, yer seviyesine indirmek. (Taş taş üstünde bırakmamak.)
Yeşil ışık yakmak
[D] Sakıncalar yaratabilecek bir işin yapılmasına izin vermek, göz yummak.
Yıkım olmak
[D] Büyük zararlara yol açmak. Büyük zarara uğramak.
Yılan gibi sokmak
[D] Umulmayan bir zamanda büyük ziyan verdirmek, vermek.
Yılan hikâyesine dönmek
[D] Birçok zamanlarda ortaya konduğu hâlde bir türlü sonuca vardırılamamak.
Yılan sokmuş uyumuş, aç kalmış uyuyamamış
[A] Dünyanın en büyük sıkıntı ve ıstırabı aç kimselerin çektiği ıstıraptır. En kötü hayvan olan yılanın sokmasına bile dayanılabildiği hâlde aç bir kimsenin çektiği ıstıraba dayanmasının imkânı yoktur. Aç kimse bırakmamak, dünyanın en büyük acısını kimseye tattırmamak gereklidir.
Yılanın sevmediği ot, deliğinin ağzında biter
[A] Başkalarına kötü davranan kimselerin karşısına her zaman sevip hoşlanmadıkları, görmeyi istemedikleri şeyler çıkar, onları huzursuz eder.
Yılanın başı küçükken ezilmelidir
[A] Düşman güçlenip de bize zarar vermeden, daha küçükken durum takip edilmeli ve düşman yok edilmelidir. Zararlı olabilecek her şey küçükken ortadan kaldırılmalıdır. Böylece zararların önüne geçilebilir.
Yılanın kuyruğuna basmak
[D] Kötülük yapacak nitelikte olduğu hâlde pasif durumda olan bir kişiyi tahrik ederek kötülük yapmasına sebep olmak.
Yıldırımla vurulmuşa dönmek
[D] Hiç ummadığı bir zamanda kötü ve zor bir durumla karşı karşıya kalıp ne yapacağını bilememek, acı duymak.
Yıldırımları üstüne çekmek
[D] Hareketleri ile etrafında bulunan pek çok kimseyi kızdırmak. Onların saldırılarına yol açmak.
Yıldızı barışmak
[D] İyi ve düzenli bir biçimde geçinir olmak. İyi geçim içinde olmak.
Yıldızı parlamak
[D] Şansı açılmak. Ün, şan kazanmak.
Yıldızı sönmek
[D] Şansı dönmüş. Şansı kapanmış. İtibardan düşmüş.
Yıldızı yükselmek
[D] Şansı yaver olmak. Şansı açılmak. Talihi açılıp parlamak.
Yıllar yılı
[D] Çok yıldan beri. Yıllardan beri.
Yırtıcı (alıcı) kuşun ömrü az olur
[A] Ömrü boyunca başkaları ile mücadele eden kimselerin düşmanları çok olur. Ömürleri yıpranır. Hayatları kısa sürer.
Yiğitin malı meydandadır
[A] Yiğit olan kişilerin gizli kapaklı bir tarafları yoktur. Her şeyleri açık seçiktir bellidir. Yiğit olan kimse cömerttir, malından herkesin yararlanmasına izin verir, herkes yiğitin malından yararlanabilir.