Yel gibi gelen, sel gibi gider
[A] Emeksiz kazanılan para gereksiz yerlere harcanır ve çabucak biter.
Yel kayadan ne koparır
[A] Kişinin karakteri kuvvetli ise etkilerde, hele önemsiz etkilerde hiç kalmaz. Sağlam temellere dayalı işlerde küçük etkiler önemli sarsıntılar meydana getiremezler.
Yeldim yeldim, yele verdim; ekmeğimi sele verdim
[D] Çalışmam, uğraşmalarım boşa gitti. Çalışmamın sonu olan emeklerim işe yaramadı.
Yem borusu
[D] Bir konuda sabırsızlık gösterip ataklık yapan kimseleri oyalamak için yapılan işler, hareketler. Oyalayıcı aldatıcı hareketler.
Yeme de yanında yat
[D] Pek tatlı, lezzetli (yiyecek). Hoşa giden (şey).
Yemeyenin malını yerler
[A] İnsan sahip olduğu malı, parayı ihtiyacı doğrultusunda harcamasını bilmeli, pintilik etmemelidir. Pintilik eder malını yiyemezse kendinden daha güçlüler çeşitli yollarla bu malı onun elinden alırlar. Kimse alamasa bile kişinin yemeğe kıyamadığı, biriktirdiği bu malı parayı mirasçılar kolaylıkla yerler.
Yengeç gibi yan yan gider
[D] Bir yandan kabadayılık taslayıp, bir yandan kalleşlik düşünen kimseler için söylenir.
Yenir yutulur gibi değil
[D] Katlanılmaz biçimde olmak. Yenmeyecek kadar kötü. Çok pahalı. İri ve çok kuvvetli, güç yetmeyen.
Yer demir, gök bakır
[D] Hiç çaresi yok. Hiçbir yerden, hiçbir kimse ve kuruluştan yardım, destek bulmak mümkün değil.
Yerden bitme
[D] Kısa boylu. Cüce. Çok kısa boylu.
Yerden göğe kadar
[D] Pek çok, sayılmayacak, anlatılamayacak kadar çok.
Yerden yere vurmak
[D] Bir kimseye saldırarak onu çok fena bir hâle getirmek. Aşağılamak.
Yere bakan yürek yakan
[D] Sessiz sakin göründüğü hâlde gizli gizli, sinsice kötülükler düşünüp, yapan.
Yere sermek
[D] Yenmek. Zor, kötü duruma koymak. Yere yıkmak. Öldürmek.
Yerin dibine geçmek
[D] Çok utanmak. Herkesten kaçar hâle gelmek
Yerin kulağı vardır
[A] Gizli kalmasını istediğimiz bir şey söylerken çok titiz ve dikkatli davranmak lâzımdır. Gizli kalmasını istediklerimiz için çok titiz davranmalıdır, hiç umulmayan bir zamanda başkaları duyabilir.
Yerinde duramamak
[D] Bir işe hemen başlamak istemek, işe başlamak için acele davranmak.
Yerinde yeller esmek
[D] Yok olup ortadan kalkmak. Yerinde bulunmaz olmak.
Yerini yadırgamak
[D] Yerinden, işinden memnun olmamak, ısınamamak, huzursuzluk duymak.
Yetmiş iki dereden su getirmek
[D] Türlü bahaneler bularak etrafındakileri kandırmaya çalışmak.