Ya sabır çekmek
[D] Sinirlendirici bir durumla karşılaşıldığı zaman kendine hâkim olmaya çalışmak.
Yasak savmak
[D] Kısa bir zaman için yapmak. Gönülsüz olarak yapmak. Bir işi şöyle böyle yapmaya çalışmak.
Yas tutmak
[D] Bir üzüntü sebebi ile; eğlenmemek, gülmemek gibi hareketlerle acısını açığa vurmak.
Yaş ağaç tez eğilir
[D] Her şeyin belli bir zamanı vardır. Öğrenmenin zamanı da insanlar küçükken daha kuvvetlidir. Yaşı ilerlemiş bir kimseye yeni bir şeyler öğretmek çok zordur. Çocuklar eğitilecek yaşta iken eğitilmelidir.
Yaş dökmek
[D] Ağlamak.
Yaşını başını almış
[D] İlerlemiş bir yaşta, olgunlaşmış olmak.
Yaşı yerde sayılsın
[D] Genç yaşta ölmesini dilerim.
Yaş kesen baş keser
[A] Ağaç dünyanın en güzel ve faydalı yaratığıdır. Onu yok yere kesmek çok büyük bir suçtur. Hatta bir insan öldürmek kadar büyük bir suçtur.
Yaş yere yatmaz
[D] Kolay kolay aldatılmaz, kandırılması çok zordur. Çıkarı olmayan işlere ilgi duymaz.
Yaş yetmiş iş bitmiş
[D] Yaşı fazla, kendisinden bir şey beklenmez, bir işe yaramaz.
Yaşı ne başı ne
[D] Yaşı küçük tecrübesi azdır. Böyle büyük iş verilemez, verilse de bu işi başaramaz anlamında.
Yatan aslandan gezen tilki yeğdir
[A] İnsanların en büyük sıfatı çalışmak olmalıdır. Çok bilgili, çok tecrübeli olup tembel tembel oturan kişiden çok tecrübeli ve bilgili olmadığı hâlde çok çalışkan olan kimse daha çok tercih edilir, beğenilir, istenir.
Yatan hasta ölmez, eceli yeten ölür
[A] Kişiler eceli gelince ölür. Hastalandıkları zaman muhakkak ölecekleri zannedilmemelidir. Sağlam bir kişinin eceli hasta yatandan önce gelebilir.
Yataklık etmek
[D] Suçlu bir kişiyi saklamak, barındırmak. Suçluyu gizlice saklamak.
Yavaş atın çiftesi pek olur
[A] Uysal kimseler her şeye tepki vermezler. Bunu böyle zannedip de devamlı üslerine gitmek doğru değildir. Kolay kolay kızıp tepki vermedikleri hâlde kızdıkları zaman verecekleri tepki çok büyük, hatta korkunç olur. Her şeye kızan kimselerden bu kadar korkunç tepki gelmez.
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır
[A] Suç işleyen kişilerden bazıları aşırı şarlatan olurlar. İşledikleri suçtan zarar görüp şikâyet eden kimseleri bile, şarlatanlıkları sayesinde suçlu gibi gösterip susturmaya çalışırlar. Suçlu bile gösterebilirler.
Yaya kaldın tatarağası
[D] İstediklerini gerçekleştiremeyeceksin, çünkü güvendiğin yerlerden yardım gelmeyecektir.
Yayan yapıldak
[D] Çıplak ayakla ve vasıta olmadan, yürüyerek, yürür durumda.
Yaygarayı basmak
[D] Bağırıp çağırmak, yüksek sesle bağırmak.
Yaz boz tahtasına dönmek
[D] Bir konu üzerinde doğru karar veremeyip durmadan karar değiştirir duruma gelmek.