Yanıp yakılmak
[D] Derdini anlatarak sızlanmak.
Yanlış hesap Bağdat'tan döner
[A] Yapılan yanlışlıklar bir gün mutlak anlaşılır. Bu uğurda pek çok çaba da sarf edilmiş olsa doğruya dönmek esastır.
Yanlış kapı çalmak
[D] İsteklerinin gerçekleştirilemeyeceği bir yere bilmeyerek başvurmak.
Yapmadığı kalmamak
[D] Zararlı birçok iş yapmak. Başka kimselere sıkıntı vermek.
Yar beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksın
[A] Dostlar, arkadaşlar her zaman düşünülmeli ve hatırlanmalıdır. Bu onları mutlu eder. Dostları ziyarete giderken veya hatırlarken kullanılacak, armağan edilecek küçük şeylerin önemi yoktur.
Yar beni ansın da çürük bir elma ile olsun
[A] Dostlar arasında en önemli şey unutmamak ve unutmadığını belli etmektir. Unutmadığını belli etmek de zaman zaman verilen küçük hediyeler ile mümkün olur. Hediyenin küçüğü büyüğü yoktur. Hediye değerli, değersiz diye ölçülmez. Hediye ne olursa olsun dostların birbirini unutmadığını gösterdiği için kıymetlidir. Hediye vermek de iyi bir usul ve alışkanlıktır.
Yara açmak
[D] Dert ve üzüntü yaratmak. Kişiyi keder içinde bırakmak.
Yaradana sığınıp
[D] Var gücüyle. Bütün gücünü kullanarak.
Yaradana yan bakan
[S.G] Şaşı gözlü. Bakışları bir doğrultuya çevrilemeyen.
Yaralı parmağa işememek
[D] Kimseye faydası dokunmamak.
Yarası olan gocunur
[A] Konuşma sırasındaki bazı olaylar, suçlu olan kimselerin tavırlarında, konuşmalarında değişiklikler meydana getirir. Olayda suçu olanlar telâş ve sıkıntıya düşerler.
Yaraya merhem olmak
[D] İhtiyacı olan şeyleri karşılamaya çalışmak. Yardımcı olmak.
Yaraya tuz biber ekmek
[D] Bir sıkıntıyı, bir derdi, bir acıyı arttırmak. Arttırmaya çalışmak.
Yarım adam
[D] Hastalıklı, sakat, çok ufak çelimsiz kimse.
Yarım ağızla
[D] İstemeden, gönülden arzu etmeden, üstünkörü, istemeye istemeye.
Yarım elma gönül alma
[A] Dostlar birbirini her zaman anmalı ve hatırlamalıdır. Hatır sormak, küçük armağanlar vermek dostlukların kuvvetlenmesi için yeterlidir.
Yarım hekim candan, yarım hoca dinden eder
[A] Her iş o işi iyi bilen uzman olan kimseye yaptırılmalıdır. Bildiğini söyleyip de tam bilmeyen kimselere yaptırılan işlerin mutlak bir yerinde sakatlık olur. Bu sakatlık bizi etkilediği gibi etrafımızdakileri de etkiler, zarar ve ziyana girmelerine neden olur.
Yarından tezi yok
[D] Hemen yarın, beklemeden.
Yarım pabuç
[D] Eski püskü bir ayakkabı ile. Ayakkabısını tam giyinemeden.
Yarım yamalak
[D] Üstünkörü, tamamlanmamış, ksik, kusurlu.