Yalayıp yutmak
[D] Önüne konanların hepsini kısa zamanda yiyip bitirmek, hiçbir şey bırakmamak.
Yalın ayak başı kabak
[D] Ayağı, başı çıplak. Üstü başı pek perişan.
Yalnız kalanı kurt yer
[D] Yakın dostu ve arkadaşı olmayan kişiler karşılaştıkları tehlikelerden kolaylıkla korunamazlar.
Yalnızlık Hakk'a mahsustur
[A] İnsan muhakkak biriyle arkadaş olmalıdır. Tek başına bir şey yapamaz, çalışamaz, çalışmasının amacı olmaz. Başarılı olması zordur, olsa bile mutluluğunu paylaşacağı kimse yoktur. Tek başına olmak bütün kâinatın yaratıcısı Allah'a mahsustur.
Yalpa vurmak
[D] Sağa sola sallanarak yürümek.
Yan basmak
[D] Kalleşlik etmek. Aldanmak.
Yan çizmek
[D] Kendisine verilen işin sorumluluğunu yüklenememek, sorumluluktan kaçmak.
Yan gelip yatmak
[D] Çalışmamak. Yapılacak işi, görevi olduğu hâlde yapmamak, rahatını bozmamak.
Yanağından kan damlamak
[D] Sağlıklı olduğu yüzünden belli olmak. Yanakları kırmızı kırmızı.
Yandan çarklı
[D] Bir omuzu biraz düşük, kollarını da sallaya sallaya yürüyen kimse.
Yandım Allah çağırmak
[D] Etrafın baskılarından çok sıkılıp yardım ister hâle gelmek.
Yangın bacayı sardı
[G.S] İşler umulmayan birj hızlılıkla gelişti, sona ermek üzere. Kişi karşısındakine çok çabuk âşık olup büyük bir aşka tutuldu, evlilik yakındır.
Yangına körükle gitmek
[D] Birbiriyle kavgalı iki tarafın arasını daha da açarak kötüye gitmelerine neden olmak. Kötü davranışı desteklemek, kuvvetlendirmek; kuvvetlendirmek için gayret göstermek.
Yangından mal kaçırır gibi
[D] Büyük bir telâş ile. Acele ederek, aceleyle.
Yangını yok, zelzelesi yok
[S.G] Çok sağlam bir iş veya mal, garantili.
Yanı sıra
[D] Yanında. Beraberinde.
Yanık yerin otu tez biter
[A] İnsanlara büyük ıstırap veren olaylar bir zaman sonra unutulur. Onun yerini mutlu, neşeli duygular alır.
Yanına bırakmamak
[D] Cezasız bırakmamak. Yaptığı kötülüklerden dolayı cezasız bırakılmamak.
Yanına salavatla varılmak
[D] Kızmış, çok hırslı. Çok pahalı, fiyatı çok yüksek.
Yanıp tutuşmak
[D] Çok büyük sevgi beslemek, âşık olmak. Elinden kaçan bir şeye karşı büyük istek duymak.