Yol göstermek
[D] Nasıl hareket edeceğini öğretmek. Kılavuzluk etmek.
Yol iz bilmemek
[D] Nasıl hareket edeceğini, davranacağını bilmemek.
Yol yordam bilmemek
[D] Kuralları, usulleri bilmemek. Nasıl davranılacağını bilmemek.
Yol sormakla bulunur
[A] Bir işe doğru başlamak için bilmediklerimizi sormak, öğrenmek lâzımdır. Bilmediklerimizi yanlış yapmaktansa sorarak öğrenmek doğru olan yoldur.
Yol yürümekle borç ödemekle
[A] Her iş gereken çalışmayı yapmakla sonuçlanır. Her iş gerekli çalışmayı gerekli zamanda yapmakla sonuçlanır. Çalışmasını zamanında yapmayan kimse işini zamanında bitiremez, sonuç olumlu olmaz. Zamanında eksiksiz yapılan işler değerlidir, sonuca da çabuk ulaşır.
Yolu ile giden yorulmaz
[A] Bir işin başarıya ulaşması için nasıl yapılacağı, yöntemi hakkında bilgi sahibi olmak gereklidir. Bunları bilmeyen kimse deneme yanılma yöntemi ile işini götürmeye çalışır ki bu da çok zaman alır, hem de iş istenilen şekilde sonuçlanmaz.
Yola gelmek
[D] Bir kimsenin ters tutumu için, düzelmek. Uslanmak. Kötü alışkanlıklarını terk etmek.
Yola vurmak
[D] Yolculuğa çıkarmak. Yola çıkacak birini uğurlamak.
Yola yatmak
[D] Yola gelmek. Söylenenleri dinlemek, doğru öğütleri dinleyip uygulamak.
Yollara düşmek
[D] Çok gerekli bir. konuyu gerçekleştirmek için yola çıkmak, yollarda dolaşır olmak.
Yolu düşmek
[D] Rastlantı sonucu olarak oraya uğramak. Sırası gelmek. Oradan geçmesi gerekmek.
Yoluna girmek
[D] Bir düzene girmek. İstenen şekli almak.
Yolunu beklemek
[D] Gelmesini beklemek.
Yolunu sapıtmak
[D] Kötü yollara sapmak. Doğru yolu bırakmak.
Yolundan giden yorulmaz
[A] Yapacağı işin tekniğini iyi bilen, uygulamasında deneyim sahibi olan kimse yapacağını önceden tespit eder, sonra uygular, sonuca sıkıntısız ulaşır. Fazla çaba sarf etmez. Bunları bilmeyenler veya uygulamayanlar deneme yanılma yöntemi ile hem çok para, hem çok zaman kaybederler. Hem de meydana çıkan iş istenilen gibi olmaz.
Yorgan gitti, kavga bitti
[D] Kavga ve gürültüye sebep olan konu ortadan kalkınca kavga ve gürültü de kalmadı.
Yolu yol ile, ormanı balta ile
[Ö] Her işin yapılmasında bir yöntem, bir teknik vardır. Ayrıca bunları uygulamanın da bir zamanı ve yeri bulunur. Bütün bunlar bir araya getirilirse o iş iyi ve tatlılıkla yapılır.
Yorgun argın
[D] Çok yorgun. Çok yorgun ve halsiz bir şekilde.
Yorgunu yokuşa sürmek
[D] Yapılması çok güç bir işi daha çok güçleştirip yapılmasını istemek.
Yorulduğu yerde han yapılmaz
[Ö] Her kişinin her istediğini, her istediği yerde yapmanın imkanı yoktur, yapılamaz.