Şaha kalkmak
[D] At için, azgın duruma gelerek ön ayaklarını kaldırıp arka ayakları üstünde durmak.
Şahin ile deve avlanmaz
[A] Her işi yapmanın bir yolu ve yöntemi vardır. Küçük bir şeyi elde edecek yöntemle büyük bir iş yapmaya kalkışılırsa elbet başarı elde edilemez.
Şahin küçük et yer, deve büyük ot yer
[A] İnsanlar fizikî görünüşlerine göre değil, yaradılış özelliklerine göre davranırlar. Görünüşü küçük olan kişi her zaman güçsüz olarak görülmemelidir.
Şahken şahbaz olmak
[D] (Alay için söylenir.) Zaten çok iyi değilken bir sebeple daha da kötü olmak.
Şakanın sonu kakadır
[A] Devamlı şaka yapmak hatalıdır. Önce güzel ve eğlendirici gelirse de bir zaman sonra dayanma gücü azalır ve sonuçta, kırıcı durumlar ortaya çıkar, dostluklar bozulur, kırgınlıklar, dargınlıklar baş gösterir.
Şamar oğlanı
[D] Herkesin kolayca sataştığı, dövdüğü, hıncını aldığı kimse.
Şap ile şeker bir değil
[A] Görünüşe aldanmamak lâzımdır. Bazı şeyler dış görünüşleri itibariyle birbirlerine benzerlerse de iç yapıları ile birbirinden pek çok ayrıdırlar.
Şecaat arzederken mer-i kipti sirkatin söyler
[Ö] Çingenenin delikanlısı yaptığı kahramanlığı anlatırken, toplumda kötü bir şey olan hırsızlıktan bahis açar. (Toplum değerleri kişilere göre değişir.)
Şaşkın ördek başını bırakır, kıçından dalar
[A] Her iş, bir düşünce ile, bir plân ile yapılmalıdır. Ne yaptığını iyi bilmeyen kimseler giriştikleri işlerde akılcı yoldan ayrılırlar. Duygusallığa düşerler ve işleri ters sonuç verir. İşlerini tersinden yürütmeye kalkarlar ki bu durumda başarı hemen hemen ortadan kalkar.
Şaşkın tavuk
[D] Ne yaptığını bilmeden amaçsız olarak ortada dolaşan kimse.
Şehir uşağı
[S.G] Şehir çocuğu. Kendisi ve ailesi şehirde doğup büyümüş kimse.
Şer işi uzat hayra dönsün, hayır işi uzatma şerre dönmesin
[A] Kötü olan işlerin üzerinde çalışmalı, o işi iyiye çevirmelidir, iyi olan işleri hemen sonuçlandırmak gerekir. İş uzayınca kötü duruma düşebilir.
Şeriatın kestiği parmak acımaz
[A] Kanunlar herkese eşit uygulanmalıdır. Böyle olursa kanunda yazılan cezaya kimse itiraz edemez boyun eğer, katlanır.
Şerrine lanet
[D] Çok kötü bir kimsedir, bununla uğraşılmaz anlamında kullanılır.
Şeşi beş görmek
[D] Doğru görmemek, yanlış görmek. Görüşte yanılmak.
Şeyh uçmaz, müridi uçurur
[A] Bir kimsenin yetiştirdikleri bazen o kimseye o kadar inanırlar ki onda çok üstün değerler bulunduğuna etrafında bulunan herkesi inandırırlar.
Şeyhin kerameti kendinden menkul (söylenen, anlatılan)
[D] Büyük işler yaptığını kendisi anlatıyor ama görünürde ne iş, ne de işi gösterir kanıt var.
Şeytan azapta gerek
[D] İstenmeyen, sevilmeyen birine isteyerek eziyet etmek, eziyet edilmesine göz yummak.
Şeytan görsün yüzünü
[D] O kimse ile birlikte olmayı kesinlikle istemiyorum. Onu sevmiyorum, görmek istemiyorum.
Şeytan kişiyi kandırır ama suyunu ısıtmaz
[A] Fena insanlarla arkadaşlık, dostluk yapmak doğru i değildir. Onlarla yapılan işlerde zor durumda kalınınca derhal bizi terk ederler, bundan sonra bütün sıkıntı üstümüze kalır.