Sen yolcu, ben hancı iken bir gün buluşuruz
[G.S] Karşımızdaki kişi bu işleri yaptığı sürece gün gelecek bana gelecek, bana muhtaç olacaksın.
Seni gidi seni
[D] Kurnaz, yaramaz, haylaz.
Senli benli olmak
[D] Aralarında yakın ilişki olmak, teklifsizce görüşmek. Çok samimi olmak.
Senin kanın benimkinden kırmızı mı?
[D] İkimizin arasında bir fark, bir üstünlük yok. Ayrıcalık düşünülmemelidir.
Seninki can da benimki patlıcan mı?
[D] Sen hep kendini düşünüp yapmak istemediklerini benim yapmamı istiyorsun. Senin canın değerli de benim canım değersiz midir?
Sepet havası çalmak
[D] İşinden atmak, işine son vermek. Kovmak.
Ser verip sır vermemek
[D] Ağzı çok sıkı olmak, kendisine verilen sırrı çok iyi saklamak. Kendisine söyleneni hiçbir şekilde başkasına söylememek.
Serçe gibi bir dalda durmaz
[Ö] Çok hareketli olmak. Bir yerde uzun zaman kalmamak. Bir işde bir fikirde uzun zaman durmamak, değiştirmek.
Serçeden korkan darı ekmez
[A] Her işin kendine göre zorlukları vardır. Bunları göze alamayan işe hiç başlamamalıdır.
Serçenin eti ne budu ne?
[D] İmkânları ve kuvveti sınırlı, fazla değil, çok az.
Sermayeyi kediye yükletmek
[D] Parasını, kapitalini batırmak. Parasını ziyan edip batırmak. İflas etmek. Parasını yiyip bitirmek.
Sersem sepet
[D] Sersemliği üzerinde, sersemlikten henüz kurtulmamış.
Ses çıkarmamak
[D] Bir şey dememek, hiç itiraz etmemek. Fikrini ileri sürememek.
Ses vermez
[D] Cevap vermemek.
Sesi çıkmamak
[D] Susmak. Herhangi bir tepki vermemek.
Sesi sıtma görmemiş
[D] Çok yüksek tonda, etkili ve pürüzsüz bir sesle konuşan.
Sev beni seveyim seni
[A] Sevgi her zaman karşılıklıdır. Ne kadar zorlansak da bizi sevmeyeni belli bir zaman sonra sevmekten vazgeçeriz. Sevilmek için önce sevmek gereklidir.
Sevda çekmek
[D] Âşık olmak.
Sevda (sevgi) geçer yalan olur, sonra sokar yılan olur
[A] Aşkın çekiciliği önce âşıkları (sevdalıları) birbirine sıkı sıkı bağlar, sevdalılar hiç ayrılmayız zannederler. Bir süre sonra aşk söner, yalan olur. Önce mutluluk veren olaylar sonradan rahatsızlıklara yol açar.
Sevincinden ağzı kulaklarına varmak
[D] Çok sevinmek.