Sayılı gün tez geçer
[A] Bir konunun gerçekleşmesi için belli sayıda gün varsa ve biliniyorsa kişi kendisini ona göre ayarlar. İstediği tarihi bildiği için, kendini de buna ayarladığından günler sıkmadan ve çabuk olarak geçer.
Sayısını Allah bilir
[D] Pek çok. Sayısı bilinemeyecek kadar çok.
Sebep olan sebepsiz kalsın
[D] Bu zor durumları başıma açan, beni sıkıntıda bırakan kimse benden çok fena durumlara ve sıkıntılara düşsün ve bu sıkıntılardan kurtulamasın. (Beddua.)
Sebil etmek
[D] Bol bol dağıtmak, harcamak.
Sebilhane bardağı gibi dizilmek
[D] (Hoşlanılmayan kimselerin bir kalabalık oluşturacak biçimde, acınacak bir tavırla) Sıra sıra dizilmek.
Sefa pezevengi
[D] Eğlenceye çok düşkün. Zevkine eğlencesine düşkün.
Sel gider kum kalır
[A] Toplumda doğru olmayan yolla kendini gösteren bazı kimseler olabilir. Ama zaman geçtikçe onların kötü tarafları meydana çıkar, orayı terk etmek zorunda kalırlar. Bunlar gelip geçicidir. Doğru olanlar ise her zaman tutunan sevilen kalıcı kimselerdir.
Sel ile gelen, yel ile gider
[A] Gayret ve emek sarf edilmeden elde edilen mal ve para kıymeti bilinmeyeceği için gereksiz yerlere harcanır, çabuk tüketilmiş olur. Çarçur olur gider.
Sel önünden kütük kapar
[D] Çok zor bir işi başarır.
Selâm para kelâm para
[Ö] En küçük bir hizmet bile para karşılığı yapılıyor. Her şey para karşılığı yapılıyor.
Selâm verdik, borçlu çıktık
[D] Ortaya bir fikir koyduğu için kendisine iş yüklenmek, kendisi suçlu bulunmak.
Selâmı sabahı kesmek
[D] Dostluğu arkadaşlığı kesmek.
Sele gitmek
[D] Harcanmak. Gereksiz yere, boşa harcanıp gitmek.
Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa
[A] Her kişi emir verir, üstüne düşen işi yapmazsa, iş bölümüne uymazsa işleri yapacak kimse kalmaz. Kim iş yapacaktır.
Sen bilirsin deyince kavga olmaz
[A] Bir konu üzerinde yapılan tartışmalarda karşısındakinin fikirlerini benimseme yoluna gidilirse kavga, tartışma olmaz.
Sen bir garip çingenesin, telli zurna nene gerek
[A] Yoksul olan kimseler maddî durumunun elvermediği büyük işlere kalkışmamalıdırlar. Toplumda saygın bir yeri olmayanlar kendilerine uygun işlere girişmelidirler.
Sen gelirken ben gidiyordum
[D] Bu konuları senden önce gördüm, yaşadım. Her şeyi senden iyi bilirim, beni kandırman mümkün değildir.
Sen işlersen mal işler, insan öyle genişler
[A] İşinin başında çalışırsan işin verimli, malın çok olur. Sen de gittikçe zenginleşirsin.
Sen kazan da düşmana kalsın
[A] Kişi çalışmalı, kazanmasını bilmelidir. Benden sonra kimsem yok diyerek düşünmek insanı çalışmaktan alıkoyar, hayatını amaçsız hâle getirir.
Sen sağ ben selâmet
[D] Bahsedilen iş bitmiştir, sonuçlanmıştır. Üzerinde yapılacak bir şey yoktur, kalmamıştır.