Sağa sola bakmamak
[D] Etrafında olup bitenlerden etkilenmemek. Etrafındakilerin neler söyleyeceklerine aldırmamak.
Sağı solu belirsiz
[D] Nasıl davranacağı belli olmayan. Patavatsız. Yol yordam bilmeyen.
Sağılır ineğin buzağısı kesilmez
[A] Bize gelir sağlayan kaynağın devamlılığını sağlayan araçlara dokunmamak gerekir. (Sağılır ineğin buzağısı kesilirse, kısa bir süre sonra inet süt vermez olur.)
Sağır işitmez uydurur
[A] Sağır olanlar işitmezler, işitmediklerini de belli etmemek için konuşanların ağız hareketlerine ve tavırlarına bakarak konuşmaya çalışırlar. Ne kadar gayret gösterseler de söylediklerinin bir kısmı yakıştırma, uydurmadır.
Sağır sultan bile duydu
[D] Duymadık, işitmedik kimse kalmadı. Herkes duydu, işitti.
Sağlık varlıktan üstündür
[A] Sağlık her şeyden üstündür. Sağlığı olan her şeyi yapabilir. En azından bir girişimde bulunmaya kalkışma ümidi vardır. Ama sağlığı olmayanın bir şeyi yoktur. Varlığı, yani parası, malı da olsa kullanamadığı sürece hiçbir işe yaramaz. Sağlık her zaman bütün varlıklardan önde gelir.
Sağnaklı yağmur tez geçer
[A] Anî sinirlenmeler faydalı değildir. Nasıl sağnak faydalı değilse sinirlenmeler de insana fayda sağlamaz. Normal düşünmesini önler. Böylece başarı yolu da kapanmış olur.
Sağır sultan bile duydu
[D] Duymadık, işitmedik kimse kalmadı, herkes duydu.
Sağlam ayakkabı olmamak
[D] Güvenilmez olmak. Doğruluğundan şüphe edilir olmak.
Sahibinden evvel ahıra girme
[A] Sana önderlik etmiş, yarar sağlamış, maddî, manevî yardımda bulunmuş, büyüğün olmuş kimselerin önüne geçmek, onlara hürmetsizlik etmek çok yanlış bir harekettir.
Sahip çıkmak
[D] Sahiplenmek, koruyup ilgilenmek. Kendisine ait olduğunu savunmak.
Sahipsiz eve it buyruk
[A] Her iyi işe sahip çıkmak gerekir. Kimse sahip olmazsa, çekinirse, o zaman değeri olmayan kişiler duruma el koyarlar. Otorite oluşturmaya çalışırlar. Bu da durumun daha da kötüye gitmesine neden olur.
Sakal bırakmak
[D] Sakalını kesmeden uzaması için bırakmak.
Sakal bıyığa denk olmayınca berber ne yapsın
[A] Gelirler giderlere uymuyorsa, bunları kullananın yapacağı bir şey yoktur. Eksik ve kusurlu malzeme ile en usta kişi bile istediği işi yapamaz.
Sakal keçide de var
[A] Sakal genellikle biraz yaşlanınca bırakılır. Sakal bırakan kimse hürmet edilmeye lâyık kimse olarak bilinir. Ancak bazı kişiler kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için de sakal bırakırlar. Her sakallı bunun için hürmete lâyık değildir. Tecrübe edilip hürmet gerektiği belli olan sakallılara ancak hürmet etmek gerekir.
Sakaldan kesip bıyığa eklemek
[D] Ummadığı zamanda meydana çıkan bir eksikliği kendi imkânları ile karşılamaya çalışmak.
Sakalı başkasının elinde olmak
[D] Başkasının emrinde olmak, başkasının buyruğu ile hareket etmek.
Sakalı boşa ağartmak
[D] Uzun bir ömür sürüp yaşlandığı hâlde fazlaca bilgisi görgüsü olmamak.
Sakalı ele vermek
[D] Başkasının sözü ile hareket eder olmak. Başkasının oyuncağı durumuna düşmek.
Sakalı saydırmak
[D] Alay edilen kimse hâline gelmek. Alay konusu olmak.