Soran yanılmamış
[A] Bir iş yapılırken insanın karşısına çeşitli engeller, zorluklar çıkabilir. Bu engellerin bir kısmı bilinmeyebilir. Bilmediklerimizi öğrenmek, bildiklerimizi daha iyi bilenden sorup öğrenmek işlerimizi daha çabuk bitirmemizi sağlayacaktır. Yanılmamız, yorulmamız azalacaktır.
Soyu soydan, köpeği mandıradan almalı
[G.S] Karşılıklı dostluklarda iyi ve soylu kimselerin seçilmesi gerekir. Soylu olan kişilerden zarar gelmez. Bunun için her işde soya dikkat etmek gerekir.
Soyunup dökünmek
[D] Üstündeki sıkıcı elbiseleri çıkarıp rahat bir duruma gelmek.
Soyup soğana çevirmek
[D] Varını yoğunu almak. Hiçbir şey bırakmamak.
Söylesem söz olur, söylemesem dert
[Ö] Yaptığı çok kötüdür. Yüzüne vurulsa dedikodu yapıp üste çıkmaya çalışacaktır. Ben de düşman kazanacağım. Söylemesem bu yaptıkları yanına kalacak, bir daha tekrarlanacak, kötü sonuçlar alınacaktır. Bu da bana sıkıntı verecek bir durum oluşturacaktır.
Söyleye söyleye dilinde tüy bitmek
[D] Bir konuda çok defa söz ettiği hâlde dinletememiş olmak.
Söz açmak
[D] Konuyu ortaya koymak. Konu ile ilgili olarak konuşmaya başlamak.
Söz ağızdan çıkar
[A] Mert, erkek olan kimse verdiği sözü yerine getirir. Söz bir defa söylenir, mert olan bundan dönmez, sözünü yerine getirir.
Söz anlayan beri gelsin
[D] Söylenen sözleri hiçbiriniz anlamıyorsunuz, anlamanıza imkân yok.
Söz ayağa düşmek
[D] Önemli bir konunun, konu ile ilgilenmeyen, konuya karışması uygun olmayan kişilerin bildikleri söyledikleri duruma gelmek. (Gelmesi.)
Söz bir Allah bir
[D] Verilen söz ne ise hiçbir şekilde dönmemek gerekmektedir.
Söz büyüğün, su küçüğün
[A] Toplumda bir kural uygulanmalıdır. Çocuğun gelişimini sağlayan her imkân çocuklara verilmelidir. Gelişimini tamamlamış, tecrübe sahibi olmuş büyük kimseler ise ilk konuşan, karar vermeye yetkili kimseler olarak görülmelidir.
Söz gümüşse sükût altındır
[A] Konuşmak iyi bir davranıştır. Ancak konuşan kimse ağzından çıkanı i çok iyi takip edebilmelidir. Her yerde konuşmak isteyen kimseler mutlak hata yaparlar. Konuşup hata v yapmaktansa, konuşmayıp karşımızdakini dinlemek, ondan faydalı bilgiler elde etmek daha iyi ve tercih edilir bir yöntemdir, yoldur.
Söz birliği etmek
[D] Bir toplulukta bulunan kimselerin aralarında anlaşarak aynı şeyleri söylemek, söylemeyi kararlaştırmak. (Kararlaştırmaları.)
Söz dinlemek
[D] Kendine verilen öğütleri tutmak, yaşamını verilen öğütlere göre plânlamak.
Söz getirmek
[D] Bir kişiye söz gelmesine, eleştirilmesine sebep olmak.
Söz kesmek
[D] Evlenmesi istenen kız için evlenmesine izin vermek. Kızın verildiğini kesin olarak belli etmek.
Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir
[A] - kızdıran sözler işlerin yapılmamasına, durmasına ¦¦ neden olur. Bazen de kötü bir söz kişinin hayatını yitirmesine neden olur.
Sözü ağzına tıkamak
[D] Lâfını kesmek, gerektiği zaman konuşması gereken birinin, konuşmasını önlemek, konuşturmamak.
Sözü ağzında gevelemek
[D] Net ve açık konuşamamak. Sözü, bir türlü anlaşılamamak.