Saati saatine
[D] Tam saatinde. Tam vaktinde.
Saati saatine uymamak
[D] Sık sık durum, tavır değiştirmek.
Sabaha çıkamamak
[D] Sabaha varamadan ölmek. Ertesi günü göremeden ölmek.
Sabahın köründe
[D] Ortalık aydınlanmadan. Alaca karanlıkta.
Sabahlar hayrolsun
[D] Gün hayırlar getirsin, aydın olsun. Günaydın.
Sabah ola hayır ola
[A] - maktansa sabahı bekleyip sevinç ve mutluluk içinde, huzurla yapmak daha iyidir.
Sabahın hayrı, akşamın şerri
[A] Akşamın sıkışıklığında bir iş yapmaktansa sabahın rahatlığında hareket etmek yararlıdır, faydalıdır.
Sabahtan karnını doyuran, küçükken evlenen aldanmamış
[A] Sabahtan kamını iyice doyuran kimse güç ve kuvvet kazanır. Sabah yemeği kişiyi güne güçlü başlatır. Başarılı olmasında en büyük etken olur. Erken evlenen kimsenin de çocukları erken olduğu için zamanında yetişir, büyük bir sıkıntı olmaz. Başarılarını ve mürüvvetlerini görmek mümkün olur. Evlenme geciktirilirse, geciktirildiği oranda da güçleşir.
Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır
[A] Bir konuda sıkıntılı günlere katlanmak güçtür. Dayanmak güçtür. Ama dayanıldığı takdirde sonuçları güzeldir. Tatlıdır, mutludur. /
Sabır cennetin anahtarıdır
[G.S] Tanrı sabreden kulunu sever, ona cennetinin kapılarını açar. Tanrı tarafından da takdir edilen seçkin bir üstünlüktür, meziyettir.
Sabırlı kulunu Allah sever
[Ö] Sabırlı kişi kolay kolay kötülük etmez, düşüncelidir. İnsanları sever. Üstün nitelikli böyle bir kimseyi de Tanrı takdir eder, sever.
Sabır ile koruk helva, dut yaprağı atlas dibi olur
[A] Sabır ile en olmayacak gibi görünen işlerde başarı sağlanır. Koruk nasıl olgunlaşır tatlı lezzetli bir üzüm, dut yaprağı da ince dokunmuş bir ipek kumaş olursa sabır da insanı öylece olgunlaştırır, güzelleştirir, istediklerine geç de olsa kavuşmasını sağlar.
Sabır taşı
[D] Çok sabırlı, sonsuz derecede sabrı olan.
Sabrı tükenmek
[D] Sabredemez duruma gelmek. Sabrı kalmamak.
Sabreden derviş muradına ermiş
[A] Sabırlı olan kimseler isteklerine kavuşurlar. Giriştiğimiz işlerde karşımıza olmadık güçlükler çıkabilir. Ummadığımız yerlerden kötülükler görebiliriz. Bunlardan yılıp işimizi yarım bırakmak doğru değildir. Sabır ile, mücadele edildiğinde başarı mutlak bizim olacaktır.
Sabreyle işine hayır gelsin başına
[A] Bir işe başlanıldığında acele edilmez, gereken sabır gösterilir, sebat edilirse o işde hayırlı sonuç almak mümkün olur. Başarı mümkün olur.
Sabrın sonu selamettir
[A] Karşılaştığı bütün zorluklardan hemen yılıp kaçmayan, sabretmesini bilen kimselerin işleri sonunda başarıya ulaşırlar.
Sabun köpüğü gibi sönmek
[O] (Zayıf olduğu hâlde kuvvetli görünmeye çalışan kişi veya durumun) Küçük bir etki ile birden sönmek, kayboluvermek.
Sacayak olmak
[D] Üç kişi bir araya gelerek gayet içli dışlı, samimi olmak, sıkı fıkı olmak.
Saçı başı ağarmak
[D] Yaşlanmak, ihtiyarlamak.