Olacakla öleceğe çare yoktur
[A] İnsanların yaşam boyu karşılaşacakları ne varsa doğarken belli olur ama kişi bunu bilmez. Buna alın yazısı denir. Bunun içindir ki insan başına ileriki yıllarda ne gelecek bunu bilmez. Çok kötü olaylarla da karşılaşabilir. Kısa bir zaman sonra ölebilir de. Bu alın yazısıdır, önlemeye imkân yoktur. Başımıza gelen ve elimizde olmayan sebeplerle oluşan olaylara çok fazla üzülmemek gerekmektedir. Alın yazısı kavramını düşünürsek sıkıntılarımızı biraz olsun hafifletmiş oluruz.
Oldu bittiye getirmek
[D] Bir işi yapılmış, başka bir şey yapılamaz duruma getirmek.
Oldu olacak, kırıldı nacak
[D] Olay sonuçlanmıştır, bitmiştir. Bu şekilde kabul etmekten başka çare yoktur anlamında kullanılır.
Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz
[A] Hayatta karşımıza çıkabilecek hiçbir şey için olmaz demek, çıkmaz demek doğru değildir. Hiç ummadığımız olaylar, hiç ummadığımız zamanlarda karşımıza en şaşırtıcı biçimde çıkabilir.
Olmayacak duaya amin demek
[D] Gerçekleşmesi mümkün olmayan işlerle uğraşmak. Boşa vakit ve para harcamak.
Olup olacağı
[D] Bütünü, en fazla olabileceği.
Olur olmaz Patırdıya pabuç bırakmamak
[D] Kolayca yılıp, korkup konunun peşini bırakmamak. Korkup yılmamak.
Oldu bittiye getirmek
[D] Bir işi üzerinde başka bir eylem yapılamaz duruma sokmak. Başkalarının o konu üzerinde yapacağı bir girişim bulunamaz hâle getirmek. Emrivaki yapmak.
Omuz omuza
[D] Yan yana, sıkışık bir vaziyette, birbirinden yardım almak suretiyle.
Omuz vermek
[D] Omuzu ile dayanmak. Destek vermek.
Omzuna binmek
[D] İş üzerine kalmak. Bir işi bir kimseye yaptırabilmek için ısrarlı davranmak.
On parmağında on kara
[D] Etrafında bulunan herkese leke süren, iftira atan.
Ona göre hava hoş
[D] Bu olay onu yakından ilgilendirmiyor. Olayın sonuçlarını başkaları düşünsün, etkilenecek onlardır.
Onmadık hacıyı deve üstünde yılan sokar
[A] Tanrı bir insanın kaderine ne yazmışsa, nasıl yazmışsa kişi onu görecektir. Girişeceğimiz işlerde sonuç alınamayacağı alın yazımızda belli ise, biz ne kadar uğraşırsak uğraşalım onu düzeltmeye gücümüz yetmez. Girişimlerimiz bütün çabalarımıza karşın olumsuzlukla sonuçlanır. Karşımıza hiç görmediğimiz, bilmediğimiz problemler çıkar.
Onun daha su götürür yeri olmak
[D] Üzerinde] çalışılacak tarafları olmak. İlgilenecek yanları bulunmak.
Onun ipi ile kuyuya inilmez
[D] Ona güvenilmez. Umulmayan yerde insanı yalnız bırakabilir.
Onunla aşık atılmaz
[D] Onunla yarışmak mümkün değildir. Nasıl yaparsa yapar kendisiyle boy ölçüşenleri mutlak geride bırakır.
Orman kibarı
[D] Ayı. Çok kaba tavırlı insan.
Orman olur da domuz olmaz mı?
[A] İyi bir ortamda çıkarcılar, ortamın huzurunu bozanlar bulunabilir. Bulunması tabiîdir.
Ormana balta girmiş, sapı bendendir demiş
[G.S] Kötülüğe uğrayan kimseler kötülük edenin kendi yakınları olduğunu anlayınca buruk bir acı duyarlar.