Nevri dönmek
[D] Çok sinirlenip, sinirini açığa vermediği için benzi sararmak. Sinirlenip beti benzi atarak, sarararak tepki göstermek.
Nikâh düşmemek
[D] Bahsedilen kimse ile evlenmesi din kurallarına, geleneklere ve yasaya aykırı olmak.
Nikâhta keramet vardır
[A] Evlenmelerde bazı pürüzler ortaya çıkabilir. Bunlara bakıp bu evlenmelerin başarısızlık ile sonuçlanacağını düşünmek doğru değildir. Nikâhtan sonra oluşan sevgi bağı bu problemleri kolayca çözer.
Ninni gibi insanın uykusunu getiriyor
[G.S] Yavaş ve insanı bıktıracak bir biçimde. İnsanın uykusunu getirecek şekilde.
Nispet vermek
[D] Birine karşı bilerek, isteyerek onu üzecek şekilde hareket etmek.
Niyet hayır, akibet hayır
[A] Bir işe başlarken iyi niyetle hareket edilirse sonuç da iyi olur, hayırlı olur.
Nohut oda bakla sofa
[D] Küçük ve dar bir ev.
Notunu vermek
[D] Kişinin değeri, kalitesi hakkında kesin kanıya varmak. Kanaat sahibi olmak.
Nuh der peygamber demez
[D] Çok inatçı olmak. Düşüncelerini hiçbir zaman değiştiremez.
Numarasını vermek
[D] Kişiliği hakkında bir kanıya varmak.
Numara yapmak
[D] Yalancı tavırlar takınarak karşısındakini aldatmak. Gösteriş yaparak karşısındakini kandırmaya çalışmak.
Nutku tutulmak
[D] Şaşkınlıktan, korkudan, heyecandan veya öfkeden konuşamaz duruma gelmek, dili tutulmak.
Nüfuzlu adam
[D] Yüksek mevki sahibi kimse.
Nüfuzlu bir mevki
[D] Kişiyi hatırı sayılır, sözü geçer yapan değerli ve yüksek makam, mevki.