Malın bekçisi zekâttır
[A] - fakir düşmanlığı ortadan kalkar, toplum kişileri de huzurlu ve mutlu olurlar.
Mal melâmeti örter
[A] Zengin olmak insanların kusurlarını örter.
Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın
[A] Su, insan ve bitki yaşamı için çok önemlidir. Tarla suya ne kadar yakın olursa verimi de o kadar fazla olur. Hele eve yakın olursa bakımı ve güvenliği de iyice kolaylaşmış demektir.
Malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür
[A] Züğürt kimse parası olmadığı için yokluk içindedir. Parasını yiyemeyen kimseler ise paraları olduğu hâlde bu yokluğu çekenlerdir.
Malumu ilâm
[D] Bilinen bir şeyi söyleme, bildirme.
Mana vermek
[D] Yorumlamak, kendi düşüncesi doğrultusunda yargılamak.
Manda gibi sudan çıkmamak
[S.G] Suyu çok sevdiği ve ihtiyaç duyduğu için hep su içinde kalmayı istemek.
Maneviyatı bozulmak
[D] Korku içinde kalmak. Sarsılmak.
Mangal kenarı kış gününün lâlezarıdır
[G.S] Mangal kenarlarında kış günü toplanılır. Isınmak için yapılan bu toplantı aynı zamanda insanları birbirlerine yaklaştırır. En güzel bilmeceler, fıkralar, mâniler, hikâyeler, masallar burada söylenir. İnsanlar çok mutlu olur. Bu mutluluk yaz günü en güzel lâle bahçesinden alınan zevkten daha da güzeldir.
Mangalda kül bırakmamak
[D] Yüksek sesle ve övünerek hiçbir zaman yapamayacağı işleri yapmış olarak göstermek. Yüksekten atmak.
Mantar gibi yerden bitmek
[D] Kendi kendine ortadan çıkıvermek, çabucak türemek, bitivermek.
Marmara çırası gibi yanıp tutuşmak
[D] Birdenbire hiddetlenmek, coşmak. Büyük ziyana girmek. Kurtuluş umudu kalmamak, batmak.
Mart ayı dert ayı
[A] Mart ayı kış ile ilkbahar arasındaki geçiş ayıdır, havalar (her gün denecek kadar) sık değişir. İnsanların bu sebeple hastalanması kolaylaşır. Aynı zamanda yiyecek ve yakacakların da sonunun geldiği sıkıntılı bir aydır.
Mart çıkmadıkça dert çıkmaz
[A] Kışın getirdiği ağır şartlar, hastalıklar mart ayı çıkmadıkça bitmeyecektir.
Mart içeri pire dışarı
[D] Mart ayı gelince havaların ısınmaya başlaması anlatılır. Biri gelince, diğeri gitmek zorunda kalanlar arasındaki olumsuz tutumu anlatır.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır
[A] Mart ayı çok kere soğuk geçer, kışın sonu da olduğu için genelde yakacaklar da bitmiştir. Bu nedenle soğuktan korkan, şaşıran ev halkı evde ne bulursa yakar ısınır.
Mart kedisi gibi
[D] Çok çapkın, uçarı, azgın.
Martta sürmez, eylülde ekmezsen sabanı bırak
[A] Her çiftçi işlerini zamanında yapmalıdır. Yapmaz ise ürün alamaz, ziyan eder.
Masal gibi bir varmış bir yokmuş
[D] Hayatta her şey geçicidir. Ömür bile geçici ve kısadır. Çok kısa zamanda biter gider. Bunun için gönül yıkıcı olmamalıdır.
Masal okumak
[D] Kandırmaya çalışmak. Yalanlar söyleyerek kandırmaya çalışmak.