Kalpten kalbe yol vardır
[A] Birbirini seven, gönülden bağlı kimseler kendileri için ne iyilik düşünüyorlarsa dostları için de aynısını düşünürler. Bu karşılıklı düşünceler sevginin pekişmesine, derinleşmesine yol açar.
Kan ağlamak
[D] Sıkıntı, üzüntü, felâket nedeni ile çok üzülmek. Acı çekmek.
Kan gövdeyi götürmek
[D] Pek çok insan öldürmek. Çok kan dökülmek.
Kan ilik kurutmak
[D] Çok üzüp, çok sıkıntıda bırakmak. Eziyet etmek, huzursuz etmek.
Kan kardeşi
[D] İki kişiden her birinin diğerinin birkaç damla kanını emerek başlattıkları sıkı yakınlaşma; kardeş olduğunu kabul etme.
Kan kırmızı
[D] Çok kırmızı. Kendisinden hiç beklenilmeyen davranışı gösterip etrafını şaşırtan.
Kan ter içinde
[D] Çok terlemek. Fazla sıkıntıdan çok terlemek.
Kana susamak
[D] Öldürmek isteği ile dolu olmak. Öldürmeyi şiddetle istemek.
Kanaat gibi devlet olmaz
[A] Elindekiler ile yetinmesini bilen kimseler sıkıntı çekmezler. Huzursuz olmazlar. Elindekilerin kıymetini bilenler her zaman huzurlu ve mutlu olurlar.
Kanaat tükenmez hazinedir
[A] Kişi elindeki ile yetinmesini iyi bilir, gelirini giderini ayarlarsa, başkaları ile yarış edeceğim diye borca girmeyi göze almazsa ömrünü sıkıntısız, rahat ve huzur içinde geçirir. Çünkü istemenin, aç gözlülüğün bir sonu yoktur, insanı huzursuz, hayatı mutsuz kılar.
Kanbersiz düğün olmaz
[D] Gerekli gereksiz her zaman her toplulukta bulunur anlamında kullanılır.
Kanbur üstüne kanbur
[D] Sıkıntıların, üzüntülerin arka arkaya gelmesi. Arka arkaya mecbur kalındığı için borçlanılmak. Kötü söze maruz kalmak.
Kancayı takmak
[D] Garez olmak, musallat olmak. Bir şeyin veya bir kişinin üstüne çok düşmek.
Kanı kan ile yumazlar, kanı su ile yurlar
[A] Bir nedenle kötü bir durum meydana gelirse, kötülüğü yapanlara karşılık olarak yapılacak bir başka kötü davranış olayın alevlenmesine ve devamına sebep olur. İlk defa kötülüğü yapana iyilikle cevap verilirse o da yaptığının kötü olduğunu anlar, özür diler. Kötülükler bitmiş olur. Aksine hareket edilirse kötülükler sürer gider. Her iki taraf da çok zarar görür.
Kanı kaynamak
[D] Birden sevgi duymak, bağlanmak. Sevmek, hoşlanmak.
Kanı sıcak
[D] Sempatik. Etrafında bulunanlarca çok sevilen aranılan. Sıcakkanlı.
Kanı yerde kalmak
[D] İntikamı alınmamak. Yapılan bir kötülüğün hesabı sorulmamak.
Kanına susamak
[D] Kendisini öldürtecek kadar aşırı davranış içinde bulunmak. Öldürmek istemek.
Kanını kurutmak
[D] Sıkıntı, eziyet vermek. Birine sıkıntı verip eziyet çektirmek.
Kanlı bıçaklı olmak
[D] Birbirini bulduğu yerde öldürecek kadar aşırı kin beslemek.