Kuzguna yavrusu Anka görünür
[A] Her anne, baba kendi çocuğunu başkalarının çocuğuna göre çok güzel, çok akıllı çok üstün ve değerli görür. Her kişi kendi eserini başkalarınkine göre çok güzel ve kusursuz, üstün görür.
Kuzu postuna bürünmek
[D] Başka kimseleri kandırmak için kendini masum, suçsuz ve günahsız göstermek. Zararsız göstermek.
Küçük dağları ben yarattım demek
[D] Böbürlenmek, fazlaca gururlanmak. Etrafındakilere tepeden bakmak.
Küçük dilini yutmak
[D] Çok şaşırmak. Donakalmak.
Küçük düşmek
[D] Herhangi bir sebeple itibarı sarsılmak. Değeri azalmak. Onuru sarsılıp kırılmak.
Küçük suda büyük balık olmaz
[A] Büyük ve değerli kimseler, büyük toplumlarda yetişirler.
Kül kedisi
[D] Uyuşuk, miskin, ateşi çok sevip hep ateş başında bulunan. Cana yakın, sokulgan.
Kül yutmamak
[D] Kanmamak, aldatılmamak. Dalavereleri önceden sezmek.
Külah giydirmek
[D] Birine oyun etmek. Kandırmak, aldatmak.
Külah kapmak
[D] Düzenler çevirerek bir işin başına geçmek.
Külahına anlatmak
[D] Söylenenlerin yalan olduğunu biliyorum, inanmıyorum, kanmıyorum.
Külahını havaya atmak
[D] Çok sevinmek. Mutluluk duymak.
Külahını ters giydirmek
[D] Aldatmak. Bir kişiyi yaptıklarına pişman edecek derecede ağır bir yenilgiye uğratarak kandırmak.
Külahları değişmek
[D] Aralarındaki dostluk bozulmak. Araları bozulmak. Bozuşmak.
Külhancının beyliği hamacılıktır
[A] Basit işlerde çalışan kültürsüz kimseler ne kadar yükselseler de ancak çalıştıkları işin başı olabilirler.
Külünü göğe savurmak
[D] Perişan etmek. Parçalayıp bir şey bırakmamak üzere dağıtmak.
Küp gibi
[D] Çok şişman. Tıknaz.
Küpe binmiş kamçıyı eline almış
[D] Çok kızmış j öfkelenmiş, yatıştırmak pek mümkün değil.
Küplere binmek
[D] Çok öfkelenmek. Kızmak.
Küpünü doldurmak
[D] Eline geçirdiği fırsatları değerlendirerek çok para biriktirmek.