Kurban olmak
[D] Bir amaç için canını esirgememek, kendini feda etmek.
Kurbanlık koyun gibi bel bel bakmak
[D] Ne olacağını, nasıl olacağını anlamadan şaşkın şaşkın bakınmak.
Kurdu koyun ile bir araya getirmek
[D] Toplumda düşmanlığa son verip herkesin güvendiği tarafsız bir yönetimi uygulamak. Çok iyi bir yönetim sergilemek.
Kursağında hâlâ ekmeği durmak
[D] O kişi tarafından beslenilmiş olmak. Her şeyini o kişiye borçlu olmak.
Kurşuna dizmek
[D] Kurşun atarak öldürmek. Asker tarafından kullanılan, askerî bir silâhla atılan kurşunla öldürmek.
Kurşun dökmek
[D] Kişiyi her türlü kötülüklerden ve bakışın (nazar) etkisinden korumak ve kurtarmak için yapılan bir harekettir. Bir kapta eritilen kurşun, hasta olduğu kabul edilen kişinin başının üstünde tutulan içi su dolu bir kaba birden dökülür. Kurşunun suya değip sertleşmesi ile aldığı şekle bakılarak yorumlar yapılır.
Kurda neden boynun kalın demişler, kendi işimi kendim görürüm demiş
[A] Her işini kendi yapan kimseler rahat ederler, iş yapmanın huzur ve mutluluğunu duyarlar, hem de işlerinin sonuçlarını bildikleri için üzüntü duymazlar. Kimseye minnet etmedikleri gibi etrafın sevgisini de kazanmış olurlar.
Kurt bile komşusunu yemez
[A] En kötü insanlar bile yakınlarında bulunanlara bir fenalık yapmazlar.
Kurt dumanlı havayı sever
[A] İnsanlar kendi çıkarları için bir iş yapacakları zaman engellenmek istemezler. Bunun için de kimsenin kendilerini engelleyemeyeceği karışık bir ortamı seçerler. Yapacaklarını hem kimsenin engelinde kalmadan hem de elverdiğince gizli yapmış olurlar. Kötülük yapmak isteyenler de karışık ortamları sever, seçer ve iz bırakmadan ortadan kaybolurlar.
Kurt kocayınca köpeklere maskara olur
[A] Güçlü iken herkes tarafından sayılan, hürmet edilen hatta korkulan kimseler, güçlerini kaybettikleri zaman en basit, en küçük kişiler tarafından bile hafife alınırlar, alay konusu olurlar.
Kurt masalı okumak
[D] Karşısındakini kandırmak için çok uzun, inandırıcı olmayan bahaneler sıralamak. Boş sözlerle kandırmaya çalışmak.
Kurtlarını dökmek
[D] Çok istediği bir şeyi istediği kadar yapmak. Eğlenmek, bol bol ve coşarak eğlenmek.
Kuru başına
[D] Yalnız, tek başına, kimsesiz.
Kuru iftira
[D] Dayanağı bulunmayan, asılsız suçlamalar.
Kuru gürültü
[D] Sonuç vermeyen konuşmalar, bağırıp çağırmalar.
Kuru kalabalık
[D] Bir işe yaramayan insan topluluğu. Faydası olmayan eşyalar. Kırık dökük eşyalar.
Kuru soğuk
[D] Ayaz, yağmursuz ve soğuk hava.
Kuru tahtada kalmak
[D] Hiç eşya olmayan bir evde oturmak zorunda kalmak.
Kuru lâf karın doyurmaz
[A] Bir gayret göstermeden, bir yatırım yapmadan yalnızca boş sözlerle bir iş yapmak, olumlu sonuç elde etmek, mümkün değildir.
Kurunun yanında yaş da yanar
[A] Bir toplumda yapılan kötülükler nedeniyle suçluların yanında bazen suçsuzlar da büyük zarara uğrarlar. Çünkü bir bakışta suçlu ile suçsuzu ayırmak bu durumlarda çok zorlaşır.