Ihlamurdan odun olmaz, beslemeden kadın olmaz
[A] Yaşam içinde her konu birbirine uygun oluşursa başarı olur ve devam eder. Ihlamur narin bir ağaçtır. Yanmaya, ateş elde etmeye elverişli değildir. Besleme kız ise yaşadığı ortamın gereği olarak ev kadınlığı yapmak için gereken bilgilere sahip olmadığı için ev hanımı olamaz.
Işığını cıcığını sormak
[D] Bir konunun, bir kişinin sorulmadık bir yerini bırakmamak, ince ince sormak, araştırmak. Küçük ayrıntıları bile sorup araştırmak.
Ikınıp sıkınmak
[D] Bir iş yapabilmek için fazlaca zorlanmak. Bir fikir oluşturabilmek için zorlanmak. Nefesini tutup, karın kaslarını zorlamak.
Irağı yakın etmek
[D] Güçlükleri ortadan kaldırmak. Yapılması zor olan işleri, düşünceleri gerçekleştirmek.
Irgat gibi çalışmak
[D] Bütün gayretiyle çalışmak. Çok çalışmak.
Irgat gibi kazan, bey gibi ye
[G.S] Başladığın işde büyük bir çalışma göster. Kimsenin yardımını istemeden tek başına başarı kazan. Kazandığını da keyfince harca, sefasını sür, rahat yaşa, huzurlu yaşa.
Irmak kenarına çeşme yapılmaz
[A] Yeterinden fazla üreten, stoklarında çok fazla malı olan modern bir kuruluşun yanına daha ilkel şartlarda çalışan ve aynı malı üreten bir başka tesis yapmak, önceden bu tesisin çalışmayacağını, zarar edeceğini kabul etmek demektir. Boşa çalışmak olur.
Irmaktan geçerken at değiştirilmez
[A] Yapılmaya başlanan bir işde ilk zamanlar başarı elde edilmeyebilir. İşin daha başarılı yapılması için uygulanan yöntemler de değiştirilebilir. Ama zor, tehlikeli olumsuz bir ortamda yöntem değiştirmek doğru değildir. İyi sonuçlar vermez. Bunun içindir ki böyle zamanlarda yöntem teknik değiştirmemelidir.
Irz namus tertemiz
[Ö] Haysiyet, şeref, namus gibi insanı insan yapan özelliklerden hiçbirine sahip değil.
Isıramadığın eli öp de başına koy
[A] Yaşam içinde birtakım mücadeleler yapılacaktır. Bu kavgada düşmanın senden çok güçlü ise onunla kavga etmemek gerekir. Kavga edilirse yenilmek muhakkaktır. Buna karşılık düşmana hoş görünüp düşmanlığını tahrik etmezsek rahat yaşarız. Hiç olmazsa kuvvetlenip onun seviyesine gelinceye kadar kavgadan çekinmek gerekir.
Isıran it dişini göstermez
[A] Bir başkasına kötülük etmeyi tasarlayan kimse bu düşüncesini açığa vurmaz. Zamanı gelince aniden harekete geçer, karşısındakinin davranmasına imkân bırakmadan kötülüğünü yapar.
Isırgan ile taharet olmaz
[A] Başarılı bir iş oluşturmak için işe yarar, faydalı araç kullanmak gereklidir. Kötü malzeme ile iyi ve başarılı sonuçlar elde edilemez.
Iskartaya çıkarmak
[D] Çürüğe çıkarmak. Yararsız olduğu için bir kenara atmak, kullanmamak.
Islak kargaya dönmek
[D] Miskin, hareketsiz duruma girmek. Çirkin görünmek.
Islanmışın yağmurdan pervası yoktur
[A] Bir konuda büyük zarar görmüş kişi aynı konuda uğrayacağı zararlardan korkmaz, aldırmaz.
Isıtıp ısıtıp önüne koymak
[D] Daha önce olmuş, bilinen bir olayı pek çok defa ortaya koymak, ileri sürmek. Bir daha, bir daha anlatmak.
Iska geçmek
[D] Atlamak. Fazlaca üzerinde durmamak, ilgilenmemek. Önem vermemek.
Iskartaya çıkmak
[D] İlgilenilmemek, bir kenara atılmak. İşe yaramadığı için bir kenara bırakılmak.
Ismarlama hac, hac olmaz
[A] İnsan kendi işini kendi yapmalıdır. Başkasına yaptırılan işden başarı elde edilemez.
Işık tutmak
[D] Bir kimseyi düşünceleriyle doğru yola getirmek, doğru yolu göstermek. Bunun için düşüncelerini söylemek. Aydınlatmak.