İşin yoksa şahit, paran çoksa kefil ol
[A] Şahitlik zor bir iştir. Çok defa mahkemeye gidip gelmeler pek çok zaman ve para kaybına neden olur. Kefil ise esas borçlunun ödemediği parayı öder. Yok yere ziyana girmiş olur. Pek büyük zorunluluk olmadıkça şahitlikten ve kefillikten kaçınmak doğru yoldur.
İşini kış tut, yaz çıkarsa bahtına
[A] İşi başlarken en güç şartları dikkate alarak hazırlık yapmak lâzımdır. İşin getireceği problemleri önceden düşünmeli önlem almalıdır. Böyle yapan kişiler sürprizlerle karşılaşmazlar her şeye hazırlıklı olurlar. Ama iş hiçbir zorluk çıkarmaz rahat ve kolay yürürse o zaman iş sahibi iyi sonuçlara erişir ve mutlu olurlar.
İşkembeden atmak
[D] Uydurup söylemek. Büyüterek söylemek. İncelemeden araştırmadan aklına geldiği gibi söylemek.
İşleyen demir ışıldar
[A] Çalışan kimse vücutça ve kafaca gelişir, daha başarılı daha faydalı olur. Çalışmayan ise hantallaşır işe yaramaz hâle gelir.
İşden artmaz dişten artar
[A] Kişinin çok çalışması ve kazanması önemli değildir. Kazandıklarını iyi tutması daha çok önemlidir. Çok kazanan çok harcadığı takdirde elinde hiçbir şey kalmadığı gibi borca da girebilir. Bunun için kazandıklarımızdan az harcarsak, tutumlu olursak başarı elde edebiliriz.
İt canlı
[D] Sıkıntılara, hakaretlere, kötülüklere tehlikelere itirazsız katlanan.
İt ile çuvala girilmez
[A] Kötü bir insanla beraber olmak, ona yakın olmak doğru değildir. Onun kötülüğünün bize de zararı dokunabilir.
İt ite, it de kuyruğuna
[D] Bir işi yapmak istemeyen kişi onu başkasına havale eder, havale ettiği de bir başkasına gönderir (Böylece istenilen iş bir türlü yapılamaz.)
İt kadar itibarı olmamak
[D] Hiçbir yerde değer verilmemek, çok değersiz olmak.
İt sürü, para kazan
[A] İnsan namusu ile para kazanmalıdır. Çalışılacak işin iyisi kötüsü, büyüğü küçüğü olmaz. Topluma faydalı olan her iş değerlidir.
İt sürüsü kadar
[D] Gereksiz pek çok insanın oluşturduğu topluluk.
İt ürür, kervan yürür
[A] Doğru yolda olan güzel işler yapan kimselere sataşanlar, onları yollarından geri çevirmek, engellemek isteyenler çıkabilir. Bunlara aldırmamalıdır. İyi ve doğru yolda devam etmelidir.
İte dalanmaktan çalıyı dolanmaktan iyidir
[A] Huysuz, kavgacı kimselerle karşılaşmaktansa işimizi onların bulunmayacağı bir ortamda yapmak daha iyidir, huzur vericidir.
İti an çomağı eline al
[A] Kötü, edepsiz saldırgan kişi ile herhangi bir nedenle karşılaşacağını kestiren kimse kendisine yapılacak hücumlara, karşılaşacağı kötü davranışlara kendisini hazırlamalıdır.
İti öldürene sürütürler
[A] Bir kişinin sorumluluğundaki görev kötü şekilde sonuçlanırsa bu sonucunun düzeltilmesi için bizzat kişi çaba göstermelidir. İşin sorumluluğu onu yapana ait olacaktır. İşin düzeltilmesi de ona ait olmalıdır.
İtin ayağını taştan esirgememek
[D] O kimseyi de göreve göndermelisin. Onu göreve göndermek bir şeyini eksiltmez. Korkulacak bir durum yoktur. Görev verebilirsin.
İyi dost kara günde belli olur
[A] İnsanların zengin ve güçlü oldukları zamanlarda etraflarında çok kişi bulunur ve bunların hepsi dost gibi davranırlar. Ama hakiki dostlar dostunun yaptığı iyi olmayan davranışları bile yüzüne söyleyen kişilerdir. Aynı zamanda kişi gücünü ve zenginliğini bir nedenle kaybettiği vakit onu yalnız bırakmayan, onu koruyan, gözeten, eski hâline getirmeye çalışan kimselerdir.
İyi evlâdın varsa neylersin malı
[G.S] Evlât kişinin bu toplumdaki devamını oluşturur. Kişi çok zengin, çok güvenilir ve itibarlı da olsa iyi yetiştirilmemiş bir evlât bunları kısa zamanda elden çıkarır. İyi bir evlât ise kendisine bırakılanları arttırır, ailesinin şerefini korur. Bunun için iyi evlâdı olanın çok zengin olması gerekmez.
İyi evlât babayı vezir, kötüsü rezil eder
[A] İyi evlât yaptığı hareketlerle ailesinin şerefini korumasını bilir. Kötü evlât ise ailesinin şerefini düşünmeden hareket eder. Yaptıkları ile her zaman kötü olaylara neden olur. Ailesi için yüz karası olur. Her zaman üzüntü kaynağı olmaya devam eder.
İyi gün dostu
[D] Sıkıntılı zamanlarında dostlarını bırakıp giden, aramayan. İyi günlerinde ise kendi çıkarı için dostluk eden.