İstediğini söyleyen, istemediğini işitir
[A] Karşımızdaki kişiye aklımıza geldiği gibi konuşmak, kötü, aşağılayıcı sözler söylemek doğru değildir. Karşımızdaki bize daha ağır sözler söyleyerek cevap verebilir.
İstemem yan cebime koy
[D] Verilen bir hediyeyi almak istemez durumlar takındığı hâlde o hediyenin verilmesinden memnun, mutlu olan kişinin durumu için söylenir. (Bir tür rüşvet alma yolu.)
İstenmeyen aş, ya karın ağrıtır ya baş
[A] İnsana istemediği hâlde zorla yaptırılan her şeyden fayda beklemek doğru değildir. İstenilmeyen yemek yenince midemiz nasıl bulanır fena olursak, istemediğimiz iş de yaptırılınca o işden hayır beklemek, fayda ummak doğru değildir.
İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara
[A] Toplum içinde her kişi tanıdıklarından her zaman her şeyi isteyemez. Çok zor durumda kalıp da bir tanıdığından gerekli şeyi isterse ona yardımcı olmak, istediğini imkânlarımız varsa vermek doğrudur. Eğer imkânlarımız var da vermiyor, dostumuzun zor durumda kalmasına göz yumuyorsak utanması gereken kişi o zaman biz oluruz. Vermeyen olur.
İstifini bozmamak
[D] Önemli bir olay karşısında hiçbir tepki göstermemek, aldırmamak.
İş ayağa düşmek
[D] Bir işin sonuçlandırılmasının o işle ilgisi olmayan bilgisiz kişilerin eline kalmış olması.
İş başa düştü
[D] Kendi işini başkasının hiç yardımı olmadan, kendi görmek zorunda kalmak.
İş bitirenin işi biter
[G.S] Bir kimsenin darda olduğunu bilerek ona yardım edip işini tamamlatan kimse, büyük sevap kazanır, Tanrı ona yardım eder. Diğer insanlar da onu takdir eder ve yardımlarını esirgemezler.
İş çığırından çıkmak
[D] İşin yolundan sapması, amacından ayrılması.
İşin içinde iş olmak
[D] İşde çok kişinin bilmediği yönler olması, gizli tarafların bulunması.
İş inada binmek
[D] İşin mutlak surette başarılı olması için, karşı olanları alt etmek için, bütün güçleri engelleri yenmeye gayret göstermek.
İş işden geçti
[D] Yapmak istenilen iş için fırsatlar kaçtı, işi yapmak imkânı kalmadı.
İş sarpa sarmak
[D] İşin sonuçlanması için çok fazla ve zor engellerle karşılaşmak. İşin, içinden zor çıkılır hâle gelmesi.
İşe şeytan karışmak
[G.S] İşin anlaşılmaz hâle gelmesi, kötü ve faydasız duruma gelmesi.
İşi Arap saçına dönmek
[D] işi çok karıştırmak, kolay kolay içinden çıkılmaz duruma gelmek.
İşi azıtmak
[D] Ölçüsüz hareketlerde bulunmak, aşırılık göstermek. Kötü ve yanlış işlere başlamak.
İşi başından aşmak
[D] Çok işi olmak. Büyük bir iş yükü altında olmak.
İşi olmayanın aşı olmaz
[A] Bir yerde çalışmayan kendi ve ailesinin geçimi için para kazanmayan kimsenin geçineceği para da olmayınca, başkalarına el açmak mecburiyetinde kalacağı tabidir. Başkalarına el açmak, dilencilik de toplumda utanılacak bir durumdur. Bu duruma düşmemek için çalışmaktan ayrılmamalıdır.
İşi yüzüne gözüne bulaştırmak
[D] Üslendiği görevi yapamamak, etrafa rezil olmak, alay edilmek.
İşin içinde bit yeniği var
[D] İçinde hile, düzen veya oyun var. İş doğru ve sağlıklı değil.