Dillere destan olmak
[D] Her yerde ondan bahsedilmek, söylenmek. Sözü edilmek.
Dilli düdük
[D] Çok konuşan, geveze.
Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak
[D] Çok daha büyük şeyler elde etmek isterken elindekini de kaybetmek.
Dinden imandan çıkmak
[D] Çok kızıp, öfkelenip kendine hâkim olamayıp küfür etmek.
Dinî bütün
[D] Dinin emirlerini eksiksiz yerine getiren. Çok dindar.
Dinince dinlenmek
[G.S] Kabul ettiği dinin iyilikleri onunla olsun anlamında olan bir dilek.
Dinleyen söyleyenden arif gerek
[G.S] Çok söz kişiyi sonunda boş şeyler söylemeye mecbur eder. Bu da etrafındakilerin sabrını taşırır, güvenini yitirir. Dinleyen ise boş şeyler de dinlese, az bir şey öğrenir. Konuşmadığı için de etrafındakilerin kötü izlenimlerini kazanmamış olur.
Dinsizin hakkından imansız gelir
[A] Etrafındakilere karşı acıması olmayan; merhametsiz kişinin hakkından kendisinden daha merhametsiz ve insafsız kimse gelir.
Dipsiz kiler boş ambar
[D] Çalışmalar fayda vermez, sonuç almak mümkün değildir. Elinde para mal mülk tutmayan.
Dirhemini yiyen it, kudurur
[D] Kaldırılamayacak kadar acı sözler söylenmesi.
Dirlik nerede, devlet orada
[A] Bir toplumda birlik, beraberlik, karşılıklı sevgi olursa, o toplum her alanda sağlam, başarılı ve mutlu insanların toplumu olur. Güçlü bir devleti de olur.
Dirsek çürütmek
[D] Uzun süre okullarda bilgi öğrenmek için çaba sarfetmek. Bilgisini genişletmek için çalışmak, emek harcamak.
Diş bilemek
[D] Karşısındakine bir kötülük yapmak için fırsat kollamak. Öcünü almak için gerekli fırsatı aramak, kollamak.
Diş geçirememek
[D] Sözünü dinletememek, emri altına alamamak, emrini dinletememek.
Dişe dokunur
[D] Bir işe yarar. Önemli.
Dize gelmek
[D] Yalvarmak. Düşmanını yenip buyruğuna sokmak.
Dizginleri salmak
[D] Üzerinde uyguladığı baskıyı, şiddeti azaltmak.
Dizinin bağı çözülmek
[D] Çok korktuğu için ayakta duramaz hâle gelmek. Bir nedenle ayakta duramayacak hâle gelmek.
Doğduğuna inanır, öleceğine inanmaz
[D] Üzerinde çalışıp uğraştığı bir konunun yararı olduğu kadar zararı da olabileceğini kabul etmemek.
Doğmadık çocuğa kaftan biçilmez
[A] Henüz gerçekleşmemiş bir iş için hayal kurmak, plânlar yapmak doğru değildir.