Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz
[A] İyi olmayan malzeme ile iyi ve güzel bir iş meydana getirilemez. Yeteneği olmayan kişiler faydalı ve güzel bir işi başaramazlar.
Darısı dostlar başına
[D] Bütün bu güzellikler başkalarına da nasip olsun. Özellikle benim sahip olduğum imkânlara dostlarım da sahip olsun, elde etsin.
Davacın kadı olursa yardımcın Allah olsun
[A] Yaptığınız suç sizi yargılayan kimseye karşı ise çok zor durumda kalınır. Kendinizi kurtarmak mümkün değildir.
Davetsiz gelen döşeksiz oturur
[A] Çağrılmadan bir yere gidenler kendileri için ağırlanmayı beklememelidir.
Davul dengi dengine diye çalar
[A] Birlikte yaşayacak, arkadaş olacak veya evlenecek insanların dengiyle, eşitiyle beraber olması lâzımdır. Yoksa yapılacak her işde başarısızlık kaçınılmaz olur.
Davul görür oynar, mihrap görür ağlar
[G.S] Etrafında bulunan kimselerle çok iyi geçinmesini, onların dertlerine ve sevinçlerine ortak olup dostluklarını kazanmasını bilir. Kendi çıkarı için başkalarının dertlerine ortakmış gibi görünür.
Davul onun omzunda, tokmak başkasının elinde
[D] Asıl sıkıntıyı çeken başkasıdır. Olayların sonucundan yararlananlar ise sıkıntıyı çekenler değil, emeği olmayanlardır.
Davul tozu minare gölgesi aramak
[D] Olmayacak şeyler peşinde koşan kimseler için kullanılır.
Davul zurna ile adam aramaya gider
[D] Etrafını gürültü içinde bırakarak iş yapmaya başlamak. Yaptığının etrafındakiler tarafından duyulmasını sağlayacak şekilde hareket etmek.
Davulu biz çaldık, parsayı el topladı
[D] Bütün çalışmaları biz yaptık çalışmaların sonunda elde edilenlerden başkası yararlandı.
Davulun sesi uzaktan hoş gelir
[A] Bize uzaktan hoş gelen olayların hepsinin iyi ve güzel olduğunu düşünmek doğru değildir. Olayların içine girildiğinde bize güzel ve hoş geldiği şekilde olmadığı görülecektir.
Dayak cennetten çıkmıştır
[A] Dayak birçok problemin ortadan kalkmasına yarayan, kötüleri doğru yola getiren bir eğitme aracıdır.
Dazlayan (kusur arayan) daza düşer, kel başlı kıza düşer
[A] Çok titiz, çok zor beğenen müşkülpesent kimseler bu durumları gereği çok kere istemediği, beğenmediği şeyleri almak durumunda kalırlar. Fazla müşkülpesentlik iyi değildir.
Debbağ sevdiği deriyi yerden yere vurur
[A] Toplumda sevdiğimiz kimseleri çok iyi yetiştirmek için onlara bazı zamanlarda sert hareketlerde bulunmak mecburiyetinde kalırız. Bunu onların yararı, daha iyi yetişmeleri için bilerek ve isteyerek yaparız.
Dedesi koruk yemiş, torununun dişi kamaşmış
[A] Aile içindeki bazı davranışlar babadan oğula geçerek devam eder.
Defterden silmek
[D] Yakın dostunun dostluğuna son vermek.
Defteri dürülmek
[DJ Bir yerden uzaklaştırılmak. İşine son verilmek. Ölmek veya öldürülmek.
Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan
[A] Ortaklık yapan kişiler; karı koca arasında ilişkiler karşılıklı olmalıdır. İki taraf da birbirine sevgi besler saygı ile bakarlarsa uyuşma, anlaşma iyi ve güzel bir şekilde devam eder. Böyle yapılmazsa dostluklar çabuk bozulur.
Değme keyfine
[D] Çok keyifli, hâlinden aşırı derecede memnun.
Deli arlanmaz, sahibi arlanır
[A] Kötü, etrafta hoş karşılanmayacak davranışta bulunan kimseler yaptıklarını umursamasalar bile, aileleri bu durumdan utanır, sıkılır, eziklik duyarlar.