Cahil adam meyve vermeyen ağaca benzer
[A] Meyve vermeyen ağaç kıymetli ve yararlı bir ağaç değildir. Cahil kimseler de etraflarına faydalı olamadıklarından, davranışlarında olumlu sonuçlar beklenmediğinden bulundukları çevrede sevilen sayılan, faydalı kişiler değildirler.
Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan güçtür
[A] Deve düz yolda yürüyen bir hayvandır. Bir hendeği atlaması hiçbir zaman beklenemez. Cahil kişiye de bir işin doğrusunu anlatmak, onu saplandığı görüş ve düşüncelerden ayırmak çok güçtür. Âdeta imkânsızdır.
Cahilin dostluğundan âlimin düşmanlığı yeğdir
[A] Âlim her şeyi bilen kimsedir. Yaptığının sonuçlarını bilir ve katlanır. Kendisi ile dost olmak kolay olduğu gibi düşman olunduğu zaman da bir noktada anlaşmak mümkündür. Çünkü âlim kişi doğru düşünür. Cahil ise doğru düşünmediğinden hangi noktada nasıl düşündüğü ve onunla nasıl anlaşılabileceği mümkün değildir. Bunun için problemlerin çözümünde bilgili kişilerle konuşmak anlaşmak daha kolaydır. Cahil kişiler iyi niyetli görünseler de onlarla anlaşmak güçtür, hatta mümkün değildir.
Cami kapısını bilmez, sofuluk taslar
[Ö] Bilmediği, hatta hiç görmediği konularda biliyormuş gibi görünüp cahilliğini belli etmek.
Cami ne kadar büyük olsa imam bildiğini okur
[A] Bir toplulukta çok kişi çok fikir olsa da karar vermek görevini üslenen kimse kendisinin doğru bildiği ne ise onu uygular. İstediği konuları seçer, karar verir.
Cami yıkılmış ama mihrap yerinde
[D] Kadınlar için kullanılır. Yaşlandığı hâlde güzelliğini kaybetmemiş, hâlâ alımlı.
Can boğazdan gelir
[A] İnsan hareketli ve iyi bir hayat yaşaması için yiyeceklerine dikkat etmelidir. Boğazına, yiyeceklerine dikkat etmeyen kimse verimle çalışamadığı gibi yaşamı bile tehlikeye girer.
Can cümleden azizdir
[A] İnsanlar kendi çıkarlarını her zaman başkalarının çıkarlarından üstün görürler. Başkalarının çıkarlarını düşünseler dahi aynı konuda kendi çıkarları bahis konusu olunca karşılarındakiler için fedakârlık yapmaktan vazgeçerler, hatta aşırı derece bencil olurlar.
Can çıkmayınca huy çıkmaz
[A] Huy insanın kişiliğinin bir parçasıdır. Yaradılış, doğuş ile başlar. Hayat boyu kazanılan alışkanlıklarla da gelişir. Ama değiştirmek mümkün değildir. Kişi ölünceye kadar devam eder.
Can evinden vurmak
[D] Kişiye çok değer verdiği bir konuda hücum etmek. Yaşamasının devamı kalmayacak şekilde vurmak. Öldürmek amacı ile vurmak.
Can havliyle
[D] Kişinin canını kurtarmak için gösterdiği tepki.
Can kaygısına düşmek
[D] Hayatını kurtarmak için çaba sarf etmek.
Can kulağı ile dinlemek
[D] Aşırı bir dikkat ile dinlemek.
Can pazarı
[D] Toplumda kişilerin bir ölüm tehlikesi karşısında kendi canlarını kurtarmak için girişimleri. Ölüm kalım durumu, yeri.
Can sıkıntısı
[D] Uzun süre işsiz kalmaktan veya sonu kötü biten bir olaydan duyulan sıkıntı.
Can yoldaşı
[D] Bir kimseye gönülden eşlik eden. Yalnız kalmamak için beraber olunan kimse.
Cana minnet bilmek
[D] Çok istediği, arzuladığı şeylerden saymak, kabul etmek.
Cana yakın
[D] Sevimli, sıcakkanlı, sokulgan. Sempatik.
Canı acıyan eşek atı geçer
[A] Karşılaştığı bir konuda ziyan gören, canı yanan kimse bir daha aynı ziyana uğramamak için o konuyla karşılaşacağını anladığı zaman var gücü ile çalışır gayret sarf eder aynı duruma düşmez. Aynı duruma düşmediği gibi çabaları ile başarılı, takdir edilen kimse dahi olabilir.
Canı burnuna gelmek
[D] Çok sıkılmak, çok zorluklar içinde kalmak.