Baba ekmeği zindan ekmeği, koca ekmeği meydan ekmeği
[A] Kadınlar için belli zamana kadar babasının evinde kalmak normaldir. O evin kurallarına uymak zorundadır. Bazı fedakârlıklara katlanacaktır. Evlendikten sonra kocası ile kendi evini kuracaktır. Kendi evinde kendi kurallarını kendisi koyacağı için daha rahat, daha huzurlu olacaktır.
Baba hindi gibi kabarmak
[D] Ukalalık etmek, kendini bir şey sanarak çalım satmak. Üstünlük iddiasında bulunmak.
Baba koruk yer, oğlunun dişi kamaşır
[A] Aile reisi olan babanın önceleri yaptığı kötü bir işin sıkıntısını oğlu çeker. Çocuğu çeker.
Babadan mal kalır, kemal kalmaz
[A] Babası ölen kişiye babasının malları kalır. Ancak babasının iyiliği, olgunluğu, fazileti kalmaz. Çocuk bunları babası ölmeden öğrenmelidir. Öğrenmezse babası ne kadar mükemmel olursa olsun kendisi basit bir insan olmaktan öteye geçemez.
Babaları tutmak
[D] Çok sinirlenip bağırıp çağırmak.
Babamın adı Hıdır, elinden gelen budur
[D] Yeteneğim, gücüm bu kadardır. Bundan fazlasını yapmak elimden gelmez.
Babana rahmet
[D] Yaptığın, söylediğin olumlu ve yerinde. Ben de öyle düşünüyorum.
Babanın adı turp, ananın adı şalgam. Sen nereden çıktın gülbeşeker
[Ö] Annen, baban, ailen her şeyiyle belli. Sen onların ne olduklarını bilmez gibi görünüp kimi aldatıyorsun.
Babası ekşi elma (koruk) yer, oğlunun dişi kamaşır
[A] Babasının kötü şöhreti oğlunu da kötü olarak etkiler.
Babası oğluna bir bağ bağışlamış, oğlu babasına bir salkım üzüm vermemiş
[A] Aileler, çocukları için büyük çaba sarf ederler onların yetişmesi için fedakârlıklarda bulunurlar, ama evlâtlar babaları için küçük bir fedakârlık yapmaktan çekinirler.
Babası turp, anası şalgam
[S.G] Babasının ve annesinin toplumdaki durumu belli. Durumları herkes tarafından biliniyor. Ahlâkta, kültürde, zenginlikte başarı sağlayamamış bir ailenin çocuğu.
Babasının canı için
[D] Hayatta olmayan, ölmüş olan babayı iyiliklerle anmak için.
Babaya dayanma, kadına güvenme
[A] Baba ne kadar zengin olsa da malı bir gün tükenir. Bunun için kişi babasına değil kendine güvenmelidir. Kadın ise kolay etkilenen varlık olduğu için verilen sırları bir başkasına aktarabilir. Bunun için kadına güvenip sır vermek doğru değildir.
Bab-ı Âli efendisi
[Ö] Kibar, yumuşak huylu kimse. Bürokrat. Çelebi. Centilmen.
Baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar
[A] Yaradılış itibariyle iyi olan kişi en kötü ortamda bile olsı bu niteliğini kaybetmez.
Bacak kadar boyu var, türlü türlü huyu var
[D] Kendisi küçük ama pek çok değişik huyları var.
Bağ babadan, zeytin dededen kalır
[A] Bağ zeytine göre daha çabuk yetişir. Kişi diktiği bağın ürülerini alabilir. Zeytin ise çok geç ürün verdiği için bugün ürün veren zeytin çok eskiden dikilmiş olmalıdır. Aile içinde köklü işler yapılmalıdır. Bu işlerin sonuçlarını yapanlar görmez ise de onlardan sonra gelenler görür; rahat eder. Bir konuda faydalı olmak için mutlak bizim sonuçlarını almamız şart değildir. Bizden sonrakilerin de faydalanacağı işler yapmak da faydalı ve başarılı olmaktır.
Bağ elemiş ki: Bak bana, bakayım sana
[A] Kişi ürün veren tarlası veya bağıyla ne kadar çok meşgul olursa sonuçlar o kadar iyi olur. İyi ürün alır. İşine bütün gücüyle sarılan kimseler başarılı sonuçlar alırlar.
Bağa bak üzüm olsun, yemeğe yüzüm olsun
[A] Bir şeyden yeter derecede verim alabilmek için ona gerekenden çok ilgi gösterilmeli, gerekli harcamalar da kesinti yapılmadan yapılmalıdır.
Bağın taşlısı, kadının saçlısı
[A] Taşlı arazideki bağ iyi olur. Uzun saçlı kadın da güzel, sevimli ve gösterişlidir.