Ateş olsa cirmi kadar yer yakar

[A.D] Bize düşman olan kişiler hiçbir zaman bize ve yakınlarımıza kötülük yapamazlar. Yaptıkları kötülük ise bize zarar vermekten uzaktır. (Hasmı küçümsemek için kullanılır.)

Ateş üstünde oturmak

[D] Çok tehlikeli bir durumda, bir mevkide olmak.

Atım tepmez, itim kapmaz deme

[A] Bütün insanların yaradılıştan gelen sert, olumsuz tarafları vardır. Bunlar eğitimle kontrol altına alınabilir. Ama hiç umulmayan bir zaman ve ortamda kişinin ta içinde kalmış davranışları meydana çıkabilir. Bu davranışlar etrafındakileri kırıp incitebilir.

Atın ölümü arpadan olsun

[A] Bazı kişiler kendilerine yasak edilen yiyecekleri zararlı olduğunu bilerek yerler. Ölürsem öleyim, hasta olursam olayım diyerek kendilerini savunurlar.

Atın dorusu, yiğidin delisi

[A] Atların içinde doru donda (renkte) olanı yiğidin de gözü pek olanı kıymetlidir.

Atsız (adsız) kahraman

[S.G] Adı duyulmamış, büyük işler yapmış, büyük işlerin yapılmasında yardımcı olmuş kimse.

Atta karın, yiğitte burun

[A] İyi soylu atın karnı, yiğidin de burnu büyük olmalıdır.

Attan inip eşeğe binmek

[D] Bulunduğu mevki, makamdan daha aşağı mevki ve makamlara inmek, düşmek.

Ava giden avlanır

[A] Başka kimseler hakkında kötülük yapmayı düşünen, isteyen kimseler başkalarına kurdukları tuzağa bir gün kendileri mutlak düşerler.

Avaz avaz bağırmak

[D] Sesinin yettiği kadar, olanca gücü ile bağırmak.

Avcı ne kadar av bilse, ayı o kadar yol bilir

[A] Toplumda başkalarını yenmek için çeşitli hileler uygulayan kişiler vardır. Ama yenilmek istenen kişiler de bunu bildikleri için çeşitli yollarla bu düzenlere karşı koyar, kendini kurtarırlar. Kişiler, kendilerine kötülük edecek kimseleri iyi tanıdıklarından daha dikkatli olur, önlemlerini alırlar.

Avrat malı kapı mandalı

[A] Kendi yuvasını kendi emeği ile kuran erkek karısının malından istifade etmeyi düşünmemelidir. Eğer karısının malını kullanırsa gün gelir karısı tarafından başına kakılır. Bir defa da başa kakıldı mı artık bu durum durmadan tekrar eder ve ailede huzur kalmaz.

Ayağa değmedik taş, başa gelmedik iş olmaz

[A] Kişi yaşamı süresinde pek çok olayla karşılaşır. Onları göğüsler. Tecrübe kazanır. Yaşamında güçlükleri yenmeyi öğrenir. Felâketlerden ders alır.

Ayağı suya ermek

[D] işin gerçeğini anlayarak aklını başına toplamak için gayret göstermek.

Ayağına kara su inmek

[D] Uzun süre beklemekten, ayakta durmaktan dolayı çok yorulmak.

Ayağını denk almak

[D] Kişinin kendisine gelecek tehlikelere ve kötülüklere karşı uyanık olması. Tedbirli olmak.

Ayağını sıcak tut, başını serin, gönlünü ferah tut, düşünme derin

[A] Toplum içinde rahat bir yaşam sürmek isteyen kişiler sağlığına dikkat etmelidirler. Ayakları üşütmek pek çok hastalığın sebebidir. Dikkatli ve uyanık olmak için de başı serin tutmak lâzımdır. Bunun yanında her şeyi dert etmemek de sağlık için gereklidir.

Ayağını yorganına göre uzat

[A.D] Elindeki imkânları giderlerine göre ayarlamak lâzımdır. Giderler gelirini aşarsa zor duruma düşersin, zor günlere katlanmak zorunda kalırsın.

Ayağının bastığı yerde ot bitmemek

[D] Uğursuz. Gittiği her yere uğursuzluk götürmek. Kötülük isteyen zulmeden.

Ayağının tozu ile gelmek

[D] Yeni gelmek. Henüz gelmek.
Sitesi.WEB.TR © 2010 - 2021
Toplam 16 sayfadan 15. sayfadasınız, sayfaya git: Önceki, 13, 14, 15, 16, Sonraki