Askıya almak
[D] Geciktirmek. Bir işi beklenen şartlar oluşuncaya kadar geciktirmek. Altı boşaltılmış bir yapıyı altına dikmeler koyarak yıkılmaktan kurtarmak.
Aslan payı
[D] Bir malın paylaşımı sırasında güçlü olanın aldığı büyük pay. En büyük pay. Hak edilenden çok fazla alınan pay.
Aslan yatağından bellidir
[A] Toplumda kişinin efendiliği, çalışkanlığı, temizliği, davranışları, oturulan yerin temiz ve güzelliği kişinin tavır ve hareketlerinden belli olur.
Aslı astarı olmamak
[D] Doğru olmamak, yalan olmak, asılsız olmak.
Aslı ne ise nesli de odur
[A] Kişinin ataları, soyu, nasılsa kişi de onlar gibi olur. Soyuna çeker. Soyu tembelse, tembel, kötüyse, o da kötü, iyi ise o da iyi olur.
Aş başında usta, iş başında hasta
[D] Kendi çıkarına olan işlere dört elle sarılır. Çıkar görmediği konularda ise iş yapmak istemez. Özür dileyerek kaçar.
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
[D] Bu konuda iki tarafa da çok yakınım. Nasıl karar verirsem vereyim mutlak birini darıltmak zorunda kalacağım. Nasıl karar verirsem vereyim mutlak bir taraf beğenmeyecek.
Aşağılık duygusu
[D] Bir kişinin kendisini başkalarından daha aşağıda görme hâli. Herkesin yanında kişinin kendini basit, beceriksiz, yeteneksiz vb. görmesi.
Aşk ağlatır, dert söyletir
[A] Âşık olanlar çok duygusal olurlar. Sıkıntılarını ağlamakla dile getirirler. Dertliler ise başkalarına dertlerini anlattıklarında, başkalarıyla dertlerini bölüştüklerinde ferahlarlar. Bunun içindir ki âşıklar ağlar, dertliler söyler.
Aşk olmayınca meşk olmaz
[A] Yapacağımız işlere karşı aşırı bir sevgi duymazsak çok başarılı olamayız. Öğreneceğimiz konuya çok büyük yakınlık duyarsak öğrenmede de çok başarılı oluruz.
At binenin, kılıç kuşananın
[A] Bir işi tam yapabilmek için, sonuca erdirebilmek için o işin kurallarını iyi bilmek gerekmektedir. Aynı zamanda iyi uygularsak o iş bizim olur.
At ile avrat yiğitin bahtına
[A] Kadın ile atın ne olduklarını önceden kestirmek mümkün değildir. Özellikleri zaman geçtikçe meydana çıkar. Bunun içindir ki iyi avrat veya iyi ata sahip olmak ancak kişinin şansına kalmıştır.
At sahibine göre kişner
[A] Toplumda bir yöneticinin yönetiminde çalışan kimseler yöneticinin tutumuna göre hareket ederler. Yönetici yetenekli ise < yapılan işler de başarılı olur.
At yedi günde, it yediği günde
[A] - j sı ilişkilerde olgun ve asil kişiler, kişiliklerini hemen] ortaya koymazlar. Kişiliği zayıf olanlar ise en kısaj zamanda ne mal olduklarını belli ederler.
Ata eyer gerek, eyere er gerek
[A] Ata binebilmek için eyer lâzımdır, Eyerin üstüne de binebilecek bir yiğit gerekir. Toplumda bütün işler birbirini tamamlar niteliktedir. Biri eksik olursa diğerleri de aksama gösterir.
Ata oğula bir bağ verir, oğul ataya salkım vermez
[A] Analar babalar çocuklarını okutup büyütmek için çok çok harcamada bulunurlar. Kendilerinin yemediklerini çocuklarına yedirirler, giymediklerini giydirirler. Çocuklar büyür. Büyük mevki sahibi olurlar. Ana baba da bu vakte kadar iyice yaşlanmış olurlar. Birçok ihtiyaçları ortaya çıkar. Çocuklar ise büyümüş evlenmişlerdir. Kendi ihtiyaçları da vardır. Anne ve babalarının ihtiyaçlarını bu sebepten genellikle görmezlikten gelirler. Küçük bir yardımda bulunmayı çeşitli bahanelerle reddederler.
Ateş dalgası
[S.G] Çok büyük ve hareket hâlindeki sıcaklık. Sıcaklığın büyük dalgalar hâlinde yayılması.
Ateş düştüğü yeri yakar
[A] Kötü etkisi olan bir olayla karşılaşan kimse büyük sıkıntılara düşer üzülür, hatta derdinden ağlayabilir. Etrafındakiler ise onu avutmak için değişik sözler söylerler. Ama dertli olan kişinin yanından ayrıldıktan sonra onların dert ve sıkıntıları kalmaz. O sıkıntı onları ilgilendirmemektedir. Ama derdi olan kişi hep o sıkıntı ile beraberdir. O sıkıntıya bütün zorlukları göğüsleyerek katlanmak zorundadır.
Ateş ile barut bir arada bulunmaz
[A] Yan yana geldiklerinde olay çıkacak kişiler ile, yan yana geldiklerinde tehlikeli reaksiyon meydana getirecek maddeleri bir arada bulundurmak sakıncalıdır.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
[A] Bir yerden devamlı söylentiler yayılıyorsa o söylentilerin gerisinde bir suç ve suçlunun bulunduğunu düşünmek gerekir.