Anadan doğmuşa dönmek
[D] Hastalıklardan, sıkıntılardan, ağrılardan kurtulmuş duruma gelmek. Günahlarından arınmak, temiz olmak.
Analar neler doğurur
[D] Çok güçlü, becerikli, çalışkan, yaman, yetenekli.
Analı kuzu, kınalı kuzu
[A] Annesi sağ olan çocuk bakımlı, huzurlu ve mutlu olur. Annesi olmayan ise bakımsız mutsuzdur.
Analık beyaza kara yamalık
[A] Anneler en güç şartlara katlanan sevgili varlıklardır. Evlâtlarının en zor durumlarını hafifletmeye çalışırlar. Bu nedenle bütün sıkıntılara evlâtlarının mutluluğu için seve seve katlanırlar. İstemedikleri hâlde hiç ses çıkarmadan katlanırlar.
Anamın ekmeğine kuru, ayranına duru demem
[A] Evlâtlarına karşı büyük fedakârlıklar yapan analara karşı daima kibar olunmalıdır. Onların yaptıklarına kusur bulmak, beğenmemek doğru değildir.
Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi
[D] Bir işi sonuçlandırırken çok sıkıntı çektim, çok yoruldum.
Anamızı rüşvet ile işret ağlatır
[A] Toplumun iki yarası rüşvet ile işrettir. Devlet kapısında para ile iş yaptırma olan rüşvet devletin, insanın vücudunun yıpranmasına sebep olan işret de insanın çökmesine sebep olur.
Anan atan kim? Yakın komşu
[A] Türk toplumu komşuya büyük değer vermiştir. Yan yana bulunduğumuz bu kişiler uzakta oturan yakın akrabalarımızdan daha yakındırlar bize. Bunun için anadan babadan sonra bu kişilerin, komşuları üzerinde hakları vardır. Etrafındakilerini korurlar gözetirler, yardım ederler. Bunun içindir ki aile büyüklerimize gösterdiğimiz hürmet ve sevgiyi, saygıyı bunlara da göstermek zorundayız.
Ananız taş yesin, yarımşardan beş yesin
[D] Fedakârlık ediyor gibi görünüp, kendine daha fazla çıkar sağlamak. Kârlı çıkmak.
Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al
[A] Kız çocukları bazı özeliklerini annesinden doğuştan aldıkları gibi, annelerinin eğitimi ile de gelişirler. Annesinin iyi huyları belli olan bir kız da aynı huylara sahiptir. Bunun aksi de söylenebilir.
Anasından emdiği burnundan gelmek
[D] Bir görevi sonuçlandırırken çok büyük sıkıntılara katlanmak, eziyet çekmek.
Anasını babasını dinlemeyen evlât, kocasını saymayan avrat, üzengi ile yürüyen at, kapında tutma, durma sat
[A] Anne ve babasının sözlerini dikkate almayan baş kaldırmış kimse evlât da olsa hayır gelmez. Kocasını dinlemeyen, hürmet etmeyen kadın aile içinde uyumsuzluklara sebep olur. Bir an önce kurtulunmasında yarar vardır. Devamlı dürtülerek, özengilenerek yürüyen at ise tembel veya kocamıştır ki hayır gelmez. Kişi etrafındakilere ziyan değil fayda vermelidir. Kendisine ziyan veren ne olursa olsun ondan da uzak durmalıdır.
Anasının ipliğini pazarda satmış
[D] Serseri. Berduş. Her kötülüğü her zaman yapabilecek karakterde kimse.
Anasının körpe kuzusu
[D] Sıkıntı görmemiş, her zaman himaye edilmiş küçük çocuk veya genç. Nazlı yetiştirilmiş.
Anasının nikâhını istemek
[D] Satılığa çıkarılan şeye edeceğinden çok fazla para istemek.
Ant içmek
[D] Yemin etmek. Bir şeyi kesin yapacağına, bu yoldan dönmeyeceğine dair kesin söz vermek.
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az
[A] Anlayışlı, arif kişilere anlatmak istenilen söz üstü kapalı olarak söylense bile kolaylıkla anlarlar. Anlayışlı olmayanlara, ahmaklara ne kadar açık söylenirse söylensin ders almaları bir yana; anlamalarına dahi imkân yoktur.
Ar dünyası değil, kâr dünyası
[A] İnsanlar geçimlerini temin edebilmek için iş seçmemelidirler. Ben işi yapmaktan utanırım dememelidirler. Şeref ve namusuna dokunmadıktan sonra kendileri için, aileleri için her işi rahatlıkla yapabilmelidirler.
Ar ve namusunu peynir ekmekle yemiş
[D] Namus ve şeref kavramlarını yitirmiş, kendisinden her zaman en büyük kötülükler beklenecek olan kimse.
Araba devrilince yol gösteren çok olur
[A] Kişi bir zarara uğrarsa felâketten sonra akıl verenler, şöyle yapsaydın, böyle yapsaydın olmazdı diyenler çok olur. Esas dostluk kişi zarara uğramadan önce onun dikkati çekilerek yapılan dostluklardır.