Alnını ağartmak
[S.G] Başarılarıyla yakınlarını gururlandırmak, şeref ve itibar kazandırmak.
Alnının damarı çatlamış
[D] Utanması kalmamış, etrafını umursamayan.
Alnının kara yazısı
[D] Her zaman dert ve ıstırap getirmiş, sıkıntı kaynağı olmuş. Hep sıkıntı getirdiği hâlde terk edilmesi mümkün olmayan.
Altı kaval üstü şişhane
[D] Hiçbir tarafı birbirine uymayan. Uyumsuz.
Altın adını bakır etmek
[D] Uzun yıllar çalışma ve uğraşma sonucu elde edilmiş temiz ismini kötü davranışları nedeni ile kötüye çıkarmak. İyilikle anılırken, kötülükle anılır olmak.
Altın cetvel
[D] Sayfaların kenarına sıvı altın ile itinalı bir şekilde çizilmiş düzgün çizgi.
Altın çamura düşmekle kıymetini yitirmez
[A] Dürüst ve iyi insanlar hangi ortamda bulunurlarsa bulunsunlar değerlerini kaybetmezler. Nasıl altın en pis yere de düşse altınlığından bir şey kaybetmezse iyi insanlar en kötü ortamda da kalsalar kıymetlerini yitirmezler.
Altın eşik gümüş eşiğe muhtaç olur
[A] Maddî gücü, ve mevkii yüksek kişiler gün gelir maddî ve manevî durumu kendinden daha aşağıda bulunan kimselere muhtaç olurlar.
Altından çapanoğlu çıkmak
[D] Hiç beklenmeyen bir şey ile karşılaşmak. Sakıncalı bir durum ile karşılaşmak. Kötü bir durum ile karşılaşmak.
Altının kıymetini sarraf bilir
[A] Konularında uzman olan kişiler kendi konularındaki şeylerin değerini bilirler. Bir şeyin değerini tam bilebilmek için o şeyi iyi tanımalıdır.
Altmışından sonra zurna öğrenen mezarda çalar
[A] Öğrenilecek her şeyin bir zamanı vardır. Zamanında öğrenildiğinde faydalı olur. Zamanı geçince ise hiçbir işe yaramayacağından öğrenmekle öğrenmemek arasında fark yoktur. Hatta öğrenmek boşa uğraşmaktır.
Altta kalanın canı çıksın
[D] Her kişi gücünün yettiği kadar kendi çıkarı için hareket etsin. Bu davranışlardan güçsüz olanlar etkilenirse, zor duruma düşerse de aldırmasın.
Aman diyene kılıç kalkmaz
[A] Karşısındakinin gücünü takdir edip, kendi güçsüzlüğünü anlayarak teslim olmuş kişiye kötülük etmek mertliğe, erkekliğe sığmaz. Bize sığınan kişi dostumuz olmasa da kötülük yapmamak gerekir.
Amcam dayım, herkesten aldım payım
[A] En yakın akrabalardan bile yardım beklemek doğru değildir. Gün gelir gizli düşmanlıkları, kinleri nedeniyle kişiyi yarı yolda yardımsız bırakırlar.
An beni bir kozla, varsın çürük çıksın
[A] Kişiler birbirlerine olan sevgi ve bağlılıklarını sözde bırakmamalıdırlar. Küçük de olsa bir armağan vermek bağlılığın güçlenmesinde önemli bir etkendir.
Ana baba günü
[D] Kişilerin birbirlerini tanımayacakları kadar kalabalık ve telâşlı hâl, durum.
Ana gezer, kız gezer; bu çeyizi kim düzer?
[A] Bir kurumu yönetenler görevlerini yapmazlarsa işler aksar. Kurum amacına ulaşamaz. İşler yarım kalır.
Ana gibi yâr olmaz, Bağdat gibi diyar olmaz
[A] Anne evlâtlarına candan bağlıdır. Onun için kişiye annesi kadar yakın kimse olmaz. (Bir zamanlar da Bağdat güzelliği ile ünlü bir şehirdir. Benzeri yoktur.)
Ana kızına taht kurar ama kız bahtı kocadan alır
[A] Ailesi evlâtlarına pek çok imkân sağlayabilirler. Ancak bu kızın evlenmesine kadardır. Kız evlendikten sonra mutlu olması, huzurlu olması, kocasının iyi olması anlayışlı davranması ile mümkün olacaktır. Kız babasının evinde ne kadar rahat olsa mutluluğu kocasının evinde bulmaya gayret eder.
Ana yılan, sözü yalan; karı çiçek, sözü gerçek
[A] Karısını çok seven karısının hiçbir kusurunu görmek istemeyen erkekler gelin ile kaynana arasındaki geçimsizliklerde daima analarını haksız bulurlar. Analarının gönlünü kırarlar. Hayır duasını almamış olurlar.