Alet işler el övünür
[A] Kişi işinde ne kadar usta olursa olsun işini iyi yapabilmesi için aletlerinin de çok iyi olması gerekir. En güzel bir iş, bir eser, usta bir elden gelişmiş aletler yardımı ile çıkar.
Avrat malı kapı mandalı
[A] Kendi yuvasını kendi emeği ile kuran erkek karısının malından istifade etmeyi düşünmemelidir. Eğer karısının malını kullanırsa gün gelir karısı tarafından başına kakılır. Bir defa da başa kakıldı mı artık bu durum durmadan tekrar eder ve ailede huzur kalmaz.
Basireti bağlanmak
[D] Gereken önlemleri almakta zorluk çekmek, hiç alamamak. İleriyi görememek. Yapacağı, söyleyeceği şeyleri bilip söyleyememek.
Cinleri tepesine çıkmak
[D] Çok sinirlenmek. Asabîleşmek. Öfkelenmek.
Dünyanın kaç bucak olduğunu bilmez
[D] Dünyada ne dalavereler, kötülükler, güçlükler olduğundan habersiz.
Fırıldak çevirmek
[D] Arzu ettiği işi dolambaçlı, hileli yollardan gerçekleştirmek. Dalavereli işler yapmak.
Gözüne kestirmek
[D] Bir işi başarabileceğini kabul etmek, ummak. Arzuladığı bir şeyi elde etmek için düzenler kurmak.
Her şeyin yenisi, dostun eskisi makbuldür
[A] Yeni, güzel iyi, doğaya uygun gösterişli demektir. Herkes bunları tercih ederken biz de iyiyi güzeli elbette ki isteyeceğiz. Ama dostluk için böyle değildir. Dostluk kısa sürede oluşmaz. İnsanlar birbirlerini yaptıkları fedakârlıklar nispetinde, geçirdikleri acı tatlı anıların çokluğu nispetinde, deneyip güven bağladıkları nispette daha çok tutarlar ve severler. Bu da kısa zamanda olmaz. Onun içindir ki en eski dostluklar en denenmişi olur ve aynı zamanda en iyisidir.
Tosyaya pirince giderken evdeki bulgurdan olmak
[D] Elinde bulunan imkânları beğenmeyip yeni imkânlar arayayım derken elindekileri de kaybetmek, yitirmek.
Ziftlenmek
[D] Yemek, çok çok yemek. Yolsuz bir şekilde kazanç elde etmek.