Çarşambanın gelişinden perşembe bellidir

[A] Büyük işler yapılmadan önce meydana çıkan bektiler büyük işin durumunu az çok belli eder. Onun nasıl olup nasıl sonuç vereceğini anlatır.

Dilden gelen elden gelse her dilenci padişah olurdu

[A] Toplum içinde her kişi söylediğini uygulayamaz. Her söylenen uygulanabilse zengin olmayan kimse kalmazdı. Herkes mutlu olurdu.

Hem suçlu, hem güçlü

[D] Kendisi doğrudan suçlu olduğu hâlde, suçsuz gibi görünen, gerekirse başkalarını da suçlayan, suçlamaya çalışan.

Mahkeme kadıya mülk değil

[A] İnsan yaşamı süresinde güçlü makamlara gelebilir. Böyle makamlara gelince böbürlenmemeli, etrafındakileri küçük, kendini büyük görmemelidir. Çünkü gün gelecek bu makamı bırakmak zorunda kalacaktır. Makamında etrafındakileri küçük gören, kıran kimseler makamlarından ayrıldıklarında kendileri de etrafındakiler tarafından küçümsenecektir.

Peşkeş çekmek

[D] Bir kimseye hoş görünmek için kendi malını veya başkasının malını hediye olarak vermek. Kanunsuz, uygunsuz bir dileği gerçekleştirmek için bir malı hediye olarak vermek.

Sade pirinç zerde olmaz, bal da gerek kazana; ata malı tez tükenir, evlât gerek kazana

[A] İnsanlara babasından mal kalır. Ama bu kişinin o malı iyi kullanacağını göstermez. Evlât olarak atadan kalan mala, mal ekleyebilmişsek atadan kalan mal artar. Eğer hazır yenmeye başlanırsa tez zamanda tükenir biter. Kişi kendine, kendi emeğine güvenmelidir.

Sizden iyi olmasın

[D] (Bir topluluğa bir kişi tanıtılırken) Çok değerlidir. En az sizin kadar iyidir. Siz çok iyisiniz.

Tuz buz olmak

[D] Paramparça olmak. (Cam türü eşyalar için.) Kırılıp çok küçük parçalara ayrılmak.

Yaşı yerde sayılsın

[D] Genç yaşta ölmesini dilerim.

Yerinde yeller esmek

[D] Yok olup ortadan kalkmak. Yerinde bulunmaz olmak.
Sitesi.WEB.TR © 2010 - 2021