Darısı dostlar başına
[D] Bütün bu güzellikler başkalarına da nasip olsun. Özellikle benim sahip olduğum imkânlara dostlarım da sahip olsun, elde etsin.
Dostun attığı taş baş yarmaz
[A] Dostun bizim arzu etmediğimiz gibi konuşması, davranması bizi üzmez. Her ne kadar istemediğimizi yapsa ve söylese de bizim iyiliğimiz için yaptığını bilir ses çıkarmayız.
Eli ermemek
[D] Aradaki mesafenin çok olması nedeniyle yetişememek.
Okka her yerde dört yüz dirhem
[D] Gerçek her yerde aynıdır, değiştirmek de mümkün değildir.
Pazar ilk pazardır
[A] Pazara götürüp satmak istediğimiz mala verilen ilk fiyat en iyisidir. Ondan sonra verilecek fiyatlar tatmin edici olmaz. Malı ilk isteyene vermekte yarar vardır.
Sen kazan da düşmana kalsın
[A] Kişi çalışmalı, kazanmasını bilmelidir. Benden sonra kimsem yok diyerek düşünmek insanı çalışmaktan alıkoyar, hayatını amaçsız hâle getirir.
Ses çıkarmamak
[D] Bir şey dememek, hiç itiraz etmemek. Fikrini ileri sürememek.
Üç aşağı, beş yukarı
[D] Belirlenmiş bir sayıdan biraz fazla veya biraz az olarak, yaklaşık olarak.
Ya herrü, ya merrü [Ya herri ya merri]
[D] Karşıdaki zorluk nasıl olursa olsun, her güçlüğü göze alıyorum.
Yarım elma gönül alma
[A] Dostlar birbirini her zaman anmalı ve hatırlamalıdır. Hatır sormak, küçük armağanlar vermek dostlukların kuvvetlenmesi için yeterlidir.