Aşk ağlatır, dert söyletir
[A] Âşık olanlar çok duygusal olurlar. Sıkıntılarını ağlamakla dile getirirler. Dertliler ise başkalarına dertlerini anlattıklarında, başkalarıyla dertlerini bölüştüklerinde ferahlarlar. Bunun içindir ki âşıklar ağlar, dertliler söyler.
Dostun attığı taş baş yarmaz
[A] Dostun bizim arzu etmediğimiz gibi konuşması, davranması bizi üzmez. Her ne kadar istemediğimizi yapsa ve söylese de bizim iyiliğimiz için yaptığını bilir ses çıkarmayız.
Etekleri tutuşmak
[D] Telâşa ve kaygıya düşmek. Telâş içinde olmak.
Kara haber tez duyulur
[A] Felâket ve ölüm haberleri ne kadar saklanmak istense de saklanması gereken kişiye çabuk ulaşır.
Kem söz, kalp akçe sahibinindir
[A] Geçmeyen para ile hatır yapmayan kötü sözü kimse beğenmez, kabul etmez. Geçmeyen para, kötü söz döner sonunda sahibine gelir.
Kırk yıl günahkâr, bir yıl tövbekar
[G.S] Ömrü olumsuzluklar içinde geçiyor. Yaptığı işlerin faydalı bir tarafı yok.
Rol oynamak
[D] Etkili olmak. İşin olmasına etki yapmak.
Sev beni seveyim seni
[A] Sevgi her zaman karşılıklıdır. Ne kadar zorlansak da bizi sevmeyeni belli bir zaman sonra sevmekten vazgeçeriz. Sevilmek için önce sevmek gereklidir.
Su gibi gitmek
[D] Çok fazla harcanmak, çok çok, bol bol harcanmak.
Terazi tartıyla, her şey vaktiyle
[A] Düşünülen, uygulanan her şeyin bir vakti, bir ölçüsü ve zamanı vardır. Buna çok dikkat etmelidir.