Aklına takılmak
[D] Bir şeyin kişinin sürekli olarak kafasında olması. Kafası sürekli olarak çözmek istediği konu ile meşgul olmak.
Alkış tufanı
[S.G] Çok bol ve sürekli alkış. Etkileyici alkış.
Ben ağa, sen ağa, bu ineği kim sağa
[S.G] Bir toplumda her kişi çok üstün ve değerli olduğunu savunursa, toplum için yararı olacak işleri yapan kimse kalmayacaktır. Bu da o toplumun bir tarafının yarım kalmasına neden olacaktır.
Bir pire için yorgan yakılmaz
[A] Küçük bir zararı, küçük bir yanlışı önlemek için büyük zarara, büyük yanlışlara girmek doğru değildir.
Geç olsun, güç olmasın
[A] (Başarılması çok zor işler için söylenmelidir.) Yapılan işler istediğimiz gibi yürüsün, engeller ortadan kalksın, sonuca erişilsin de biraz fazla zaman harcansın ziyanı yoktur.
Nerede birlik, orada dirlik
[A] Toplulukların arasında fikir birliği varsa anlaşma kolay olur. O toplumlar dirlik düzenlik içinde yaşarlar ve daima ileri giderler.
Öz ağlamayınca göz ağlamaz
[A] Ağlamanın kaynağı göz değil gönüldür. Gönülden duygulanmadıkça gözden akan yaş hakikî gözyaşı değildir. Çok duygulanılırsa ancak ağlama gerçekleşir. Bu da gönül yoluyla olur.
Tavuk gibi akşam olunca gözleri kapanır
[S.G] Uykusuzluğa hiç tahammül edemiyor hemen uyuyor. Akşam olunca hemen yatıyor, uykuya kanamıyor, doyamıyor.
Yakasından atmak
[A] Zorlu bir işi başkasına yüklemeye çalışmak. Kendinden istekte bulunan kişiyi yanından savmak, ondan kurtulmak.
Yorgunu yokuşa sürmek
[D] Yapılması çok güç bir işi daha çok güçleştirip yapılmasını istemek.