Akıllı söylemeden düşünür, akılsız düşünmeden söyler
[A] Akıllı kişiler ağızlarından çıkacak sözlerin başkalarını kırmamasına dikkat ederler. Bunun için söylemeden sözün nereye gideceğini dikkate alırlar. Dolayısıyla kalp kırmazlar. Akılsız kişiler ise sözlerinin nereye gideceğini, kimleri etkileyeceğini düşünmeden konuşurlar. Bundan dolayı her zaman kalp kırarlar, etraflarında sevenleri azdır. Başları da sıkıntıdan kurtulmaz.
Gelin çiçek her dediği gerçek, kaynana yılan her dediği yalan
[A] Yeni evlenen bir erkek karısının her dediğini doğru, anasınınkini de yalan zanneder. Yeni gelin damadı böylece yönlendirir. Bu olayların devamı evde sonu ayrılmaya varan geçimsizliklerin başlamasına neden olur.
Görücüye çıkmak
[D] Evlenme çağına gelmiş kızın kendisini görmeye gelenlere görünmek için onların oturduğu odaya girmesi.
Kafası bozulmak
[D] Canı sıkılmak. Arzuladığı durum olmayınca sinirlenmek, kızmak, sıkılmak.
Rufailer karışmak
[D] Çok karışık olduğu için nasıl yapılacağını bilinemez, nasıl yapıldığını bilmek imkânsızdır.
Sıçıp sıvamak
[D] Öfkelenip ağza alınmayacak küfürler etmek.
Sineye çekmek
[D] Kendisine yapılan her türlü kötülüğe katlanmak, kabullenmek.
Şeriatın kestiği parmak acımaz
[A] Kanunlar herkese eşit uygulanmalıdır. Böyle olursa kanunda yazılan cezaya kimse itiraz edemez boyun eğer, katlanır.
Ulu sözü dinlemeyen ulu yakalır
[A] Tecrübeli kimselerin sözlerini dinlemeyip kendi kafası doğrultusunda giden kimseler sonunda büyük zararlara uğrarlar. Sıkıntı ve dertten kurtulamazlar. Her zaman dertlerini söyleyip dolaşır hâle gelirler.
Var evi kerem evi, yok evi verem evi
[A] Maddî imkânları fazla olan aileler etraflarında bulunanlara yardım ederler, sevilirler, kendileri de yokluk sıkıntı çekmedikleri için huzurlu ve güler yüzlüdürler. Yoksul aileler ise kendi dertlerine çare bulamadıkları gibi etraflarına da yardım edemezler. Her iki duygu da onları bir kat daha çaresizlik içine iter. Bu da onlar için daha çok keder daha çok sıkıntı demektir.