Yaz yağmuru gibi gelip geçici

[G.S] Çok çabuk değişir olmak, hemen değişmek kararında, sevgisinde işinde devamlı olamamak.

Yaza çıkardık danayı beğenmez oldu anayı

[A] Tarafımızdan yetiştirilen büyütülen, imkân sahibi yapılan gençler bizi beğenmez oldular.

Yazılan bozulmaz

[D] Tanrı insanın kaderine ne yazmışsa insan onu görecektir. Bunu değiştirmek kimsenin elinde değildir.

Yazın başı pişenin kışın aşı pişer

[A] Her iş zamanında yapılmalıdır. Yazın ürününü kaldıran kimse kışın rahattır. Gençliğinde akıllı davranıp tasarruf yapan kimse ihtiyarlığında rahat eder.

Yazın gölge hoş, kışın çuval boş

[A] Yaz vakti güzelliklerden faydalanıp keyif edip çalışmayan kimse, kışın aç kalır, zor duruma düşer. Gençliğini eğlence içinde geçirip ihtiyarlığı için para ayırmayan kimse de ihtiyarlığında zor durumda kalır.

Yaz yalan kış gerçek

[A] Bazı olaylar kolay atlatılır pek üzerinde durulmaz. Ama bazıları ise çok güç geçer. Üzerinde durup önlem almak şarttır. Alınmazsa çok zarara sebep olur. Yaz güzel bir mevsimdir. Her yerde kalınabilir, az giyinilir, az yenir, hava iyidir, olaylar iyi yorumlanır, hastalıklar nisbeten azdır. Kış ise pek çok şey ister. Giyinmek, sıkı ve kalın giyinmek, iyi yemek, sıcak bir barınak hastalıklardan korunmak. Kışın hastalıklar da çok olur. Bunun için önem verilecek mevsim, üzerinde önemle durulması gereken gerçek mevsim kıştır.

Yedeğe almak

[D] Arkasından, çekerek götürmek.

Yedi canlı

[D] Ölümle birkaç defa burun buruna geldiği hâlde her zaman kurtulan kimse, hayvan.

Yedi denizin attığı

[D] Bulunduğu çevrelerin hiçbirinde barınıp tutunamayan, kimsenin istemediği.

Yedi düvele meydan okur

[S.G. Bütün Avrupa'ya meydan okur. Etrafında bulunan kimselere efelik yapar, onlara kabadayılık yapar, taslar.

Yedi göbek

[S.G. Yedi nesil.

Yedi iklim dört bucak

[D] Bütün dünya. Dünyanın her tarafı.

Yedi kat yabancı

[D] Bir yakınlığı bulunmamak.

Yedi mahalle

[D] Bütün çevre. Çok insan. Birikmiş pek çok insan.

Yedi mahallenin köpeği

[S.G] Pek çok kişiye dalkavukluk ederek hayatını geçiren.

Yediği önünde, yemediği ardında

[D] Bolluk içinde, istediğini yapabilecek güçte.

Yedisinden yetmişine kadar

[D] En küçüğünden en büyüğüne kadar, herkes.

Ye kürküm ye

[D] Bana gösterilen iltifat kişiliğime değil giyim kuşamımadır.

Yelkenleri suya indirmek

[D] Karşı koymaktan, büyük şeyler söyleyip kendini yüksekte göstermekten vazgeçip olumlu davranmak, karşısındakilerin isteklerine uymaya çalışmak.

Yedisinde ne ise yetmişinde de odur

[G.S] İnsanların karakterlerini değiştirmek mümkün değildir. Küçük yaşta hangi şekilde terbiye alır, hangi huyları edinirlerse öyle devam ederler, değiştirmezler.
Sitesi.WEB.TR © 2010 - 2021
Toplam 15 sayfadan 6. sayfadasınız, sayfaya git: Önceki, 4, 5, 6, 7, 8, Sonraki